🐚 Kaza Ve Kaderle Ilgili Ayetler

Kader kaza ve tevekkül kavramlarıyla ilgili deyim ve atasözleri bularak defterinize yazınız. 2. Kelebek, galapagos kaplumbağası, fil ve sekoya ağacının yaşam süreleri-nin ne kadar olduğu ile ilgili bir araştırma yapınız. 3. Rahman suresi 26, Mülk suresi 3-4, Ankebut suresi 57 ve Nisâ suresi 132. Kur'an da kaderle ilgili bizim anladığımız anlamda ayetler yoktur. Kaderin ne olduğu ve nasıl cereyan ettiği konuları tarihten bu güne kadar tartışıla gelmiştir. Kur'anı kerim kâinatta olup biten her şeyin yüce Allahın iradesi ile ve takdiri ile olduğunu beyan etmekle birlikte insanın kendi iradesi ile yaptıklarından yine “Rabbinizin katında, her şey bir ölçü ve düzen içinde yaratılmıştır.” (Rad-8) Demek ki kaza ve kader konusu Kuran’da geçmektedir.Kuran’da, kaza ve kaderle ilgili daha pek çok Ayet vardır. Hervarlık bir ilâhi ölçüye bağlıdır. Âlemdeki düzen ve istikrar, devamlılık ilâhî kaza ve kaderle mümkün olmaktadır. Kazâ ve kader Kur’an’da imanın şartları içerisinde geçmez. Ancak pek çok âyet ve hadis Allah’ın takdirine, hikmetine, hükmüne, iradesine ve gücüne işaret etmektedir. Kur’an’da kader ve kaza Kaza ve kaderle ilgili sırları yaşayarak öğrendiği için insanlara sabrı ve şükrü tavsiye etmede etkili konuşur. Bu, aynı zamanda velilik makamının başlangıcıdır. Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim’de hikmet için şöyle demektedir: “(Allah [c.c.]) Hikmeti dilediğine verir. Etiket: kaza ve kader ile ilgili ayetler. Yazar 30 Ocak 2013 28 Şubat 2019 10. Gusül ve Namaz Abdesti ve Beş Vakit Namazın Farz Oluşu 12 Nisan 2012 (72.516) Kitap Adı : Kitap ve Sünnet Perspektifinde Kader Özetleyen : İsmail Büyükçelebi Yazarı : M. Fethullah GÜLEN Dili : Türkçe Yayınevi : Nil Yayınları Sayfa Sayısı : 209 Özeti İndir İÇINDEKİLER 1. BÖLÜM- GİRİŞ 2. BÖLÜM- KAZA - KADER MÜNASEBETİ 3. BÖLÜM- KADER – İRADE ve HİDAYET İLİŞKİSİ 4. BÖLÜM- KADERLE ILGILI SORU VE CEVAPLAR kaderile ilgili ayetler Ahzab Suresi, 38. ayet: Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey (i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın bir sünnetidir. Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir. Kamer Suresi, 49. ayet: Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile MÜSLÜMANLIKTA KADER İNANCI. 10 Mayıs 2021. A. Kur’an’da Yüce Rabbimizin her şeyi ölçüp biçerek, hesaplı ve dengeli olarak yarattığına ilişkin ayetler bulunmaktadır. “ O’nun İnsanınİradesi ve kader (Kader ve Kaza İnancı) İnsan akıl ve irade sahibi bir varlıktır. İnsan eylemlerinden sorumludur. İnsana düşünme yeteneği verilmiştir. İnsana vahiyle doğru yol gösterilmiştir. İnsan özgür bir varlıktır. – İnsanın akıllı ve irade sahibi olması davranışlarından sorumlu olması anlamına 1. Kader ve Kaza İnancı Kader:Allah'ın evrende olacak olan her şeyi belli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde önceden yazmasına (planlama ve programlama) kader denir. Kaza:Zamanı geldiğinde Allah tarafından önceden planlanan bu olayların gerçekleşmesine kaza denir. kazave kader ile ilgili ayetler arşivleri - MaviMod 8WvFCvr. xphayaletAdmınMesaj Sayısı 4490Kayıt tarihi 31/08/10Yaş 47Nerden ankaraKonu Kader ve Kaza ile İlgili Ayet ve Hadisler Salı Kas. 23, 2010 1142 pm Kader ve Kaza ile İlgili Ayet ve HadislerKader ve kazaya iman, her şeyin Allah'ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden ayetlerin yanı sıra ilahî ilmin, olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten ayetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak açıklamıştır. Kader konusu ile ilgili bazı ayetlerin meali şöyledir "...O'nun katında her şey bir ölçü miktar iledir" er-Ra'd 13/. "...Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" el-Furkan 25/2. "De ki Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." et-Tevbe 9/51. Bu ayetlerden başka Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O'nun takdir ettiğini bildiren ayetler de bk. ez-Zümer 39/62; es-Saffat 37/96; el-A'raf 7/178; el-Vakıa 56/60 vb. kapsam açısından kainatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teala tarafından belirlendiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Hz. Peygamber de Cibril hadisi diye bilinen hadiste açıklandığı gibi, kadere imanı iman esasları arasında saymıştır. Bu hadiste geçtiğine göre Cebrail Peygamberimiz'e - "İman nedir?" diye sormuş, o da - "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır" cevabını vermiştir bk. Müslim, "İman", l; Ebu Davud, "Sünnet", 15; İbn Mace, "Mukaddime", 9. Kaderin bir ilahî sır oluşunu ve insanlar tarafından gerçek anlamda çözülmesinin imkansızlığını göz önünde bulunduran Hz. Peygamber kader konusunu tartışan ashabını uyararak şöyle buyurmuştur "Siz bununla mı emrolundunuz? Veya ben bunun için mi peygamber olarak gönderildim? Şunu biliniz ki sizden önceki ümmetler bu tür tartışmalara başladıkları zaman helak olmuşlardır. Böyle tartışmalara girmemelisiniz" Tirmizî, "Kader", l.<iframe src=" width="336px" height="280px" frameborder="0" scrolling="no"></iframe>HAYAT BANA YALAN SÖYLEDİBEYHUDE GECEN ÖMRÜM........! ŞİMDİ KAYBETTİGİM ÇOCUKSU GÜLÜŞÜMÜ ARIYORUM BANA VERİLEN MATEM İÇİNDE.......!Bir sürü dostunun içinde elbet düşmanların olacak ama unutma ki, Onca düşmanın içinde belki seni dostun sen biliyorsan söylermisin?İnsan ne zaman unutuyor gideni?Ömründen bin ömür gidip, keşkeler." NEYSE " ye döndüğü zaman mi? KaderKader, ezelden ebede kadar hayır ve şer iyi kötü meydana gelecek bütün hâdiseler hakkında Cenâb-ı Hakk'ın kendi ilmi icabı bilip takdir Cenâb-ı Hakk'ın ezelde takdir buyurduğu hâdiselerin, zamanı gelince ilim ve irâdesine uygun olarak meydana sözlükte "ölçü, miktar, bir şeyi belirli ölçüye göre yapmak ve belir­lemek" anlamlarına gelir. Terim olarak “yüce Allah'ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi” demektir. Allah'ın ilim ve irade sıfatlarıyla ilgili bir kavram olan kader, evreni, evrendeki tüm varlık ve olayları belli bir nizam ve ölçüye göre düzenleyen ilâhî kanunu ifade "emir, hüküm, bitirme ve yaratma" anlamlarına gelen kazâ, Cenâb-ı Hakk'ın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı ge­lince, her birisini ezelî ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana getir­mesi ve yaratmasıdır. Kazâ Allah'ın tekvîn sıfatı ile ilgili bir ve Kadere İmanKader ve kazâya iman yüce Allah'ın ilim, irade, kudret ve tekvîn sıfatla­rına inanmak demektir. Bir başka deyişle bu sıfatlara inanan kimse, kader ve kazâya da inanmış olur. Bu durumda kader ve kazâya inanmak demek, hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsinin Allah'ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğuna, Allah'tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmak meydana gelmiş ve gelecek olan her şey, Allah'ın ilmi, dilemesi, takdiri ve yaratması ile olur. Her şeyin bir kaderi vardır. Bunun anlamı ise şu­dur Yüce Allah, insanları hür iradeleriyle seçecekleri şeylerin nerede ve ne şekilde seçileceğini ezelî yani zamanla sınırlı olmayan mutlak ilmiyle bilir ve bu bilgisine göre diler, yine Allah bu dilemesine göre takdir buyurup zamanı ge­lince kulun seçimi doğrultusunda yaratır. Bu durumda Allah'ın ilmi, kulun se­çimine bağlı olup, Allah'ın ezelî mânada bir şeyi bilmesinin, kulun irade ve seçimi üzerinde zorlayıcı bir etkisi yoktur. Aslında insanlar, Allah'ın kendileri hakkında sahip olduğu bilgiden habersizdirler ve pratik hayatta bu bilginin etkisi altında kalmaksızın kendi iradeleriyle davranmaktadırlar. Bir başka ifa­deyle söylersek biz, yüce Allah bildiği için belli işleri yapmıyoruz. Bizim bu işleri yapacağımız, O'nun tarafından ezelî ve mutlak anlamda bilinmektedir. Allah, kulu seçen ve seçtiklerinden sorumlu olan bir varlık olarak yaratmış, onu emir ve yasaklarla sorumlu ve yükümlü tutmuştur. Ayrıca Allah Teâlâ, kulun seçimine göre fiilin yaratılacağı noktasında bir ilâhî kanun da belirlemiş­ konusunda bilinmesi gereken bir başka husus da şudur Kader iç yüzünü ancak Allah'ın bilebileceği, mutlak ve kesin bir biçimde çözümlen­mesi mümkün olmayan bir ilâhî sırdır. Zaman ve mekân kavramlarıyla yoğrulmuş bulunan insan aklı, zaman ve mekân boyutlarının söz konusu olmadığı bir ilâhî ilmi, irade ve kudreti kavrayabilme güç ve yeteneğinde değildir. Kader konusunu kesin biçimde çözmeye girişmek, insanın kapasite­sini zorlaması ve imkânsıza tâlip olması ve kazâya inanmak iman esaslarındandır. Ancak insanlar kaderi bahane ederek, kendilerini sorumluluktan kurtaramazlar. Bir insan "Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, bu şekilde takdir etmiş, ben ne yapa­yım?" diyerek günah işleyemeyeceği gibi, günah işledikten sonra da kendi­sini suçsuz gösteremez, kaderi mazeret olarak ileri süremez. Çünkü bu fiiller, insanlar böyle tercih ettikleri için, bu seçime uygun olarak Allah tarafından yaratılmışlardır. Ayrıca sır olan kaderin iç yüzü Allah'tan başkası tarafından bilinemez. O halde kader ve kazâya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu sonucun sağlanması ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli se­beplere sarılmamak ve tedbirleri almamak, İslâm'ın kader anlayışı ile bağ­daşmaz. Allah her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bu sebepleri yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da bir ilâhî kanundur ve bir ve Kazâ ile İlgili Âyet ve HadislerKader ve kazâya iman, her şeyin Allah'ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden âyetlerin yanı sıra ilâhî ilmin, olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten âyetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak açıklamıştır. Kader konusu ile ilgili bazı âyetlerin meâli şöyledir"...O'nun katında her şey bir ölçü miktar iledir" er-Rad 13/8."...Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Al­lah, yüceler yücesidir" el-Furkan 25/2."De ki Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." et-Tevbe 9/51.Bu âyetlerden başka Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O'nun takdir ettiğini bildiren âyetler de bk. ez-Zümer 39/62; es-Sâffât 37/96; el-Arâf 7/178; el-Vâkıa 56/60 vb. kapsam açısından kâinatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teâlâ tarafından belirlendiği sonucunu ortaya Peygamber de Cibrîl hadisi diye bilinen hadiste açıklandığı gibi, ka­dere imanı iman esasları arasında saymıştır. Bu hadiste geçtiğine göre Ceb­râil Peygamberimiz’e– “İman nedir?” diye sormuş, o da– “Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır” cevabını vermiştir bk. Müslim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15; İbn Mâce, “Mukaddime”, 9.Kaderin bir ilâhî sır oluşunu ve insanlar tarafından gerçek anlamda çözül­mesinin imkânsızlığını göz önünde bulunduran Hz. Peygamber kader konu­sunu tartışan ashabını uyararak şöyle buyurmuştur "Siz bununla mı emrolundunuz? Veya ben bunun için mi peygamber olarak gönderildim? Şunu biliniz ki sizden önceki ümmetler bu tür tartışmalara başladıkları zaman helâk olmuşlardır. Böyle tartışmalara girmemelisiniz" Tirmizî, “Kader”, 1.Allahın değişmez kanunlarıSÜNNETULLAH Allah’ın KanunuAhzab 62 “Allah’ın kanununda asla değişiklik bulamazsın.”Allah Teâlâ varlık âlemi ile ilgili kanunlar belirlemiştir. Tüm mevcudat ezelden ebede bu kanunlar doğrultusunda hareket Allah’ın sünneti, kanunu varlık âleminin düzeni için koymuş olduğu Allahın değişmez kuralalrını 2 şekilde düşünmekteyiz. Bu kurallar bir taraftan tabiattatohumun dikilip sulandıktan sonra çimlenmesi gibi değişmez prensipler olarak yaşanırken diğer taraftan da insanın tarihî süreç içerisinde benimsediği yaşam göreviyle de ilgili olarak geçerli kaideler olarak tecelli eder. Kur’an’da her iki hususu da ifade eden ayetler sünnetullahın tecellisi ile ilgili ayetlerden bazılarıRahman 5 “Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir.”Fussilet 11-12 “Sonra duman halindeki göğe yöneldi, ona ve yerküreye; isteyerek veya istemeyerek gelin! dedi. İkisi de “isteyerek geldik” dediler.“Böylece onları iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti….”Kur’an insanın tarih serüveni içerisinde, peygamberlerin tevhid mücadelelerini anlatan kıssalarla dikkatlerini çekmektedir. Kur’an bu hususu şu şekilde haber vermektedirNahl 24“Onlara Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman, öncekilerin masalları’ derler.”Kur’an’da bahsedilen bazı olaylar, iman ve İslam’ın, küfür ve şirkin, fısk ve fücurun, insanları nasıl farklı yönlere götürdüğünün seyredildiği parlak bir ifadesini bulan sünnetullahtan bazı örnekler1. Akıl ve irade sahiplerine dayatma 3 “İnsana doğru yolu gösterdik, artık ister şükreder, ister nankörlük eder.” Önce sorumlulukları, konusunda 208-209 “Hiçbir kasaba halkını kendilerine öğüt veren uyarıcılar olmadan yok etmedik. Biz zalim değiliz.”3. Mühlet 61 “Eğer Allah insanları zulüm yapmalarından ötürü hemen cezalandırsaydı, yer yüzünde bir canlı bırakmazdı.”4. Bir millet kendini bozmadıkça Allah da onları 11 “Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmez.”5. Azabın görülmesinden sonraki iman kişiye fayda 85“Fakat azabımızı gördükleri zaman imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir.”6. Kişi kazdığı kuyuya kendisi 43“Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendisi düşer.”7. Nankörlük helak 58“Nimet ve refaha karşı nankörlük eden nice kasabaları yok ettik.”8. Büyüklük taslamak helak 38 “Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı da helak ettik. Andolsun ki Musa onlara apaçık delillerle gelmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı.”Mümin 51”Şüphesiz Peygamberimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem şahitlerin, şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.”Yoldan saparak azanların azap görmeleri, inanıp iyi işler yapanların ise dünya ve ahiret hayatında yardım görmeleri Yüce Allah tarafından belirli bir düzen içinde yaratılmıştır. Kâinatın işleyişi, Cenab-ı Allah'ın sonsuz kudretiyle belirlediği kanunlara göre cereyan etmektedir. Bu kurallara "Sünnetullah" denir. Bunlar Allah'ın dilemesi olmadıkça değişmeyen kurallardır. Kur'an'da şöyle buyurulmaktadır "Allah'ın önceden geçen toplumlar hakkındaki kanunu Sünnetullah budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın". Bu kanunların dışında kalan her şey belli bir ölçü ve düzen içinde yaratılmıştır. Ateş yakmakta, su ise ateşi söndürmekte, güneş kendi etrafında dönmekte ve kendine mahsus yörüngesinde akıp gitmekte,tohum ve çekirdek kabuğunu yarıp filizlenmekte,gündüz geceyi, gece de gündüzü takip etmekte, gökten yağmur olan kâinatın bizzat kendisinin belirleyici olma özelliği mevcut değildir. Kâinat içindeki bütün varlıklar, hayatiyetini hareketlerini, varlığını Allah'ın koymuş olduğu sabit ve belli kanun ve ölçülere göre sürdürmektedir. Bu kuralların sabit, değişmez ve sürekli olduğu Kur'an-ı Kerim'de belirtilmektedir. Kâinatın ahenkli bir şekilde belli bir düzen içinde yaratılması, ilâhî iradenin insanlara bir lütfudur. Kâinata düzensizlik hakim olmuş olsaydı, insanın çekeceği ıstırabın boyutları hesap bile edilemezdi.…. burada insanlara, özellikle müslümanlara temel bir görev düşmektedir. O da, sünnetullah olarak adlandırılan ve kâinatın işleyişine esas olan söz konusu ölçü ve kuralları bilimsel bir yöntemle tespit etmektir. Bu yönde sarf edilecek gayretlerin, Allah'ın işine müdahale veya O'na karşı bir başkaldırı olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Aksine, dinimize göre, insanlığın hayrına olan bu çalışmalar "salih amel" kavramı içinde yer alan ve yapana da mükâfat kazandıracak işlerdendir.…. Burada önemsenmesi gereken husus, sonsuz kudret sahibi Cenab-ı Allah'ın sırlarla dolu olarak yarattığı kâinatın düzenini keşfetme gayretleridir. Bu gayretler, hem hayatımızı daha rahatlatacak, hem de Allah'ın büyüklüğünü ve kudretini daha iyi kavramamıza katkıda bulunacaktır.….İslâm inancına göre, insanlara düşen ilk görev Allah'ı doğru bir şekilde tanımak, O'na iman ve kulluk etmektir. Biz O'nu Kur'an-ı Kerim'de yer alan sıfat ve güzel isimleri vasıtasıyla tanıyoruz. Kur'an-ı Kerim'e göre, Allah Teala'nın, diğer sıfatlarının yanı sıra kudret ve irade sıfatları vardır. Onun gücü her şeye yeter. Yoktan var eder, varı da yok eder. İsterse bir anda her şeyi yerle bir eder. Her şey O'nun kudreti dahilindedir. Allah dilediğini yapar. Bu konuda mutlak irade sahibi O'dur. O'nun iradesine karşı durabilecek hiçbir şey yoktur. Bütün iradeler O'nun iradesine boyun eğmeye mecburdur. Ol dediği olur, öl dediği ölür. O'nun işine kimse karışamaz. Kudretiyle her an her yerde hazırdır. O'nun her işinde sonsuz hikmetler vardır. Allah abes ve boş bir şey yaratmaktan, lüzumsuz ve manasız işler yapmaktan Teala dilerse tabiatta olup bitenlere her an müdahale edebilir. Tabiat kanunlarını, başka bir ifadeyle, tabii sebepleri bir anda değiştirebilir. Aşağıya doğru akan suya, yukarıya doğru akma özelliği verebilir. Güneşi batıdan doğurabilir. Hiç kuşkusuz bütün bunlar O'nun yetkisi ve kudreti sahibi olgun ve Salih kimseler KAZA VE KADER KONUSUNDA çok bilgili ve kavrayış sahibidirler .Bu kavrayış onları hata yapmaktan , insanı arzu ve egolara dayalı hareket etmekten ve doğru yolu şaşırmasından korumaktadır. kaza ve kaderle ilgili ayetler Etiketler kaza,ve,kaderle,ilgili,ayetler,hakkinda Dini forum kaza ve kaderle ilgili ayetler Kategori sureler-ayetler Bu Dini Sohbet Sayfasi 894 Kez ziyaret edilmiştir Yazar Dini Forum kaza ve kaderle ilgili ayetler Hakkında Detaylar kaza ve kaderle ilgili ayetler hakkinda tüm bilgiler ve Kuranı Kerim,de geçen Kaza Ve Kader konusu ile ilgili sure ve ayetlerin meali ve tefsiri, Kaza Ve Kader ayetleri nuzül sebebi, fazileti, Kaza Ve Kader Ayetleri sitemizden ülaşabilirsiniz Bu âyetlerden başka Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O'nun takdir ettiğini bildiren âyetler de bk. ez-Zümer 39/62; es-Sâffât 37/96; el-Arâf 7/178; el-Vâkıa 56/60 vb. kapsam açısından kâinatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teâlâ tarafından belirlendiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Kuranı Kerim'de geçen Kaza Ve Kader konusu ile ilgili sure ve ayetlerin meali ve tefsiri, Kaza Ve Kader ayetleri nuzül sebebi, fazileti, Kaza Ve Kader Ayetleri Âl-i İmrân / 145. Ayet وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تَمُوتَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ كِتَابًا مُؤَجَّلًاۜ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَاۚ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْاٰخِرَةِ نُؤْتِه۪ مِنْهَاۜ وَسَنَجْزِي الشَّاكِر۪ينَ Önceden belirlenmiş bir yazgıya göre Allah izin vermedikçe hiç kimsenin ölmesi mümkün değildir. Kim yaptığı iş karşılığında bu dünyanın nimetlerini isterse, ona istediğini veririz; kim de âhiret mükâfatını isterse ona da istediğini veririz. Biz, şükredenleri mükâfatlandıracağız. Âl-i İmrân / 154. Ayet ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَٓائِفَةً مِنْكُمْۙ وَطَٓائِفَةٌ قَدْ اَهَمَّتْهُمْ اَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِۜ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ مِنْ شَيْءٍۜ قُلْ اِنَّ الْاَمْرَ كُلَّهُ لِلّٰهِۜ يُخْفُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَۜ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هٰهُنَاۜ قُلْ لَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذ۪ينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ اِلٰى مَضَاجِعِهِمْۚ وَلِيَبْتَلِيَ اللّٰهُ مَا ف۪ي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا ف۪ي قُلُوبِكُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ Sonra Allah, bu kederin ardından size bir güven duygusu indirdi tatlı bir uyuklama hâli ki içinizden en samimi olanları bürüyordu. Bu arada bir kısmı da canlarının derdine düşmüş, Allah hakkında câhiliyeye ait gerçek dışı zanlar besliyor ve “Savaşa çıkma husûsunda bizim fikrimizi mi sordular?” diyorlardı. Sen de onlara “Bütün karar ve yetki tamâmen Allah’a âittir” de. Onlar, aslında sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyor ve kendi aralarında “Bizim fikrimiz sorulsa ve tercih hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı. Onlara de ki “Siz evlerinizde bile bulunsaydınız, haklarında ölüm takdir edilmiş olanlar, düşüp ölecekleri yerlere bir sebeple mutlaka çıkıp gideceklerdi.” Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti denemek, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden temizlemek için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en gizli duyguları dahi bilir. Kazâ ve kadere iman, her şeyin Allah'ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden âyetlerin yanı sıra ilâhî ilmin, olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten âyetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak açıklamıştır. Kader konusu ile ilgili bazı âyetlerin meâli şöyledir O'nun katında her şey bir ölçü miktar iledir." er-Rad 13/8 Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir." el-Furkan 25/2 De ki Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." et- Tevbe 9/51 Bu âyetlerden başka Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O'nun takdir ettiğini bildiren âyetler de bk. ez-Zümer 39/62; es-Sâffât 37/96; el-Arâf 7/178; el-Vâkıa 56/60 vb. kapsam açısından kâinatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teâlâ tarafından belirlendiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Âl-i İmrân / 145. Ayet وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تَمُوتَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ كِتَابًا مُؤَجَّلًاۜ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَاۚ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْاٰخِرَةِ نُؤْتِه۪ مِنْهَاۜ وَسَنَجْزِي الشَّاكِر۪ينَ Önceden belirlenmiş bir yazgıya göre Allah izin vermedikçe hiç kimsenin ölmesi mümkün değildir. Kim yaptığı iş karşılığında bu dünyanın nimetlerini isterse, ona istediğini veririz; kim de âhiret mükâfatını isterse ona da istediğini veririz. Biz, şükredenleri mükâfatlandıracağız. Âl-i İmrân / 154. Ayet ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَٓائِفَةً مِنْكُمْۙ وَطَٓائِفَةٌ قَدْ اَهَمَّتْهُمْ اَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِۜ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ مِنْ شَيْءٍۜ قُلْ اِنَّ الْاَمْرَ كُلَّهُ لِلّٰهِۜ يُخْفُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَۜ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هٰهُنَاۜ قُلْ لَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذ۪ينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ اِلٰى مَضَاجِعِهِمْۚ وَلِيَبْتَلِيَ اللّٰهُ مَا ف۪ي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا ف۪ي قُلُوبِكُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ Sonra Allah, bu kederin ardından size bir güven duygusu indirdi tatlı bir uyuklama hâli ki içinizden en samimi olanları bürüyordu. Bu arada bir kısmı da canlarının derdine düşmüş, Allah hakkında câhiliyeye ait gerçek dışı zanlar besliyor ve “Savaşa çıkma husûsunda bizim fikrimizi mi sordular?” diyorlardı. Sen de onlara “Bütün karar ve yetki tamâmen Allah’a âittir” de. Onlar, aslında sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyor ve kendi aralarında “Bizim fikrimiz sorulsa ve tercih hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı. Onlara de ki “Siz evlerinizde bile bulunsaydınız, haklarında ölüm takdir edilmiş olanlar, düşüp ölecekleri yerlere bir sebeple mutlaka çıkıp gideceklerdi.” Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti denemek, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden temizlemek için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en gizli duyguları dahi bilir. En'âm / 2. Ayet هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ط۪ينٍ ثُمَّ قَضٰٓى اَجَلًاۜ وَاَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ اَنْتُمْ تَمْتَرُونَ O, sizi çamurdan yarattı, sonra ömrünüze belirli bir süre tâyin etti. O’nun katında belirlenmiş bir ecel daha vardır. Siz ise hâlâ şüphe edip duruyorsunuz. En'âm / 35. Ayet وَاِنْ كَانَ كَبُرَ عَلَيْكَ اِعْرَاضُهُمْ فَاِنِ اسْتَطَعْتَ اَنْ تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الْاَرْضِ اَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَٓاءِ فَتَأْتِيَهُمْ بِاٰيَةٍۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدٰى فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ Buna rağmen eğer onların imandan yüz çevirmeleri sana ağır geliyorsa, o halde şâyet güç yetirebileceksen yer altından bir tünel kazıyarak veya göğe bir merdiven dayayarak onlara bir mûcize getiriver de görüp inansınlar! Halbuki Allah dileseydi hepsini hidâyet üzere toplardı. Öyleyse sakın câhillerden olma! A'râf / 34. Ayet وَلِكُلِّ اُمَّةٍ اَجَلٌۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ Her ümmet için takdir edilmiş belli bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiğinde artık onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler. Yunus / 49. Ayet قُلْ لَٓا اَمْلِكُ لِنَفْس۪ي ضَرًّا وَلَا نَفْعًا اِلَّا مَا شَٓاءَ اللّٰهُۜ لِكُلِّ اُمَّةٍ اَجَلٌۜ اِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ فَلَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ Onlara şöyle de “Allah dilemedikçe, ben kendime ne bir zarar verebilir, ne de bir fayda sağlayabilirim. Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiği zaman artık onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.” Hûd / 6. Ayet وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ Yeryüzünde kımıldayan bütün canlıların rızkı yalnızca Allah’a aittir. Allah, her canlının anne karnından başlayıp devam eden hayat yolculuğunun her basamağında uğrayacağı menzili, orada kalacağı süreyi ve bu basamağın sonunda emânet bırakılacağı yeri de bilir. Bütün bunlar, apaçık ve açıklayıcı-ayrıştırıcı bir kitapta kayıtlıdır. Hicr / 4. Ayet وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ Biz hiçbir memleket halkını, önceden tarafımızca belirlenmiş bir yazgıları olmadan helâk etmedik. Hicr / 5. Ayet مَا تَسْبِقُ مِنْ اُمَّةٍ اَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ Vakti gelince de artık hiçbir toplum ne ecelini bir an öne alabilir, ne de onu bir an geciktirebilir. İsrâ / 58. Ayet وَاِنْ مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيٰمَةِ اَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَد۪يدًاۜ كَانَ ذٰلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا Ne kadar ülke varsa hepsini ya kıyâmet gününden önce helâk edeceğiz veya onları şiddetli bir azapla cezalandıracağız. Bu, kitapta böylece yazılmıştır. Nûr / 43. Ayet اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُزْج۪ي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِه۪ۚ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَٓاءُۜ يَكَادُ سَنَا بَرْقِه۪ يَذْهَبُ بِالْاَبْصَارِۜ Görmez misin ki, Allah bulutları sevk ediyor, sonra açıklarını giderip onları bir araya getiriyor, sonra onları üst üste yığıp sıkıştırıyor. Bir de görürsün ki bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan dolu indiriyor da onunla dilediğini vuruyor, dilediğinden de onu öteye çeviriyor. O bulutlarda çakan şimşeğin parıltısı ise nerdeyse gözleri alıverecek! Neml / 74. Ayet وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ Doğrusu Rabbin onların göğüslerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. Neml / 75. Ayet وَمَا مِنْ غَٓائِبَةٍ فِي السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ Çünkü göklerde ve yerde gizli olan ne varsa, hepsi apaçık bir kitapta yer almaktadır. Sebe' / 3. Ayet وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَأْت۪ينَا السَّاعَةُۜ قُلْ بَلٰى وَرَبّ۪ي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِۚ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍۙ İnkâra saplananlar “Başımıza öyle kıyâmet falan kopacak değil” diyorlar. De ki “Duyular ötesi âlemi çok iyi bilen Rabbime yemin olsun ki, kıyâmet mutlaka başınıza patlayacaktır. Ne göklerde ne de yerde zerre ağırlığınca bir şey bile O’ndan gizli kalamaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsi apaçık bir kitapta kayıtlıdır. Fâtır / 11. Ayet وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ اَزْوَاجًاۜ وَمَا تَحْمِلُ مِنْ اُنْثٰى وَلَا تَضَعُ اِلَّا بِعِلْمِه۪ۜ وَمَا يُعَمَّرُ مِنْ مُعَمَّرٍ وَلَا يُنْقَصُ مِنْ عُمُرِه۪ٓ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌ Allah sizi önce topraktan sonra bir damla sudan yarattı, sonra da sizi erkek-dişi şeklinde çiftler hâline getirdi. O’nun bilgisi olmadan bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Bir canlıya ne kadar ömür verildiği de, ömründen neyin eksildiği de bir kitapta yazılıdır. Bütün bunlar, Allah için pek kolaydır. Kamer / 51. Ayet وَلَقَدْ اَهْلَكْنَٓا اَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ Gerçekten biz daha önce sizin gibi nice toplumları helâk ettik. Hiç düşünüp ibret alacak yok mu? Kamer / 52. Ayet وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ Onların yaptığı her şey defterlerde kayıtlıdır. Kamer / 53. Ayet وَكُلُّ صَغ۪يرٍ وَكَب۪يرٍ مُسْتَطَرٌ Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır. Hadid / 22. Ayet مَٓا اَصَابَ مِنْ مُص۪يبَةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَبْرَاَهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌۚ İster kıtlık, kuraklık, deprem gibi yeryüzünde meydana gelen bir musîbet olsun, ister hastalık, açlık, ölüm gibi kendi canlarınızda, onu daha biz yaratmadan önce o bir kitapta yazılıdır. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. Haşr / 3. Ayet وَلَوْلَٓا اَنْ كَتَبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمُ الْجَلَٓاءَ لَعَذَّبَهُمْ فِي الدُّنْيَاۜ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابُ النَّارِ Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mutlaka dünyada ken­di­lerini başka şekilde cezalandıracaktı. Âhirette ise onlara cehennem azabı vardır. Talâk / 3. Ayet وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا Onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah’a güvenip dayanırsa Allah ona yeter. Allah buyruğunu mutlaka gerçekleştirir. Allah, her şey için belli bir ölçü koymuştur. Nuh / 4. Ayet يَغْفِرْ لَكُمْ مِنْ ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۜ اِنَّ اَجَلَ اللّٰهِ اِذَا جَٓاءَ لَا يُؤَخَّرُۢ لَوْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ “Tâ ki Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve ceza vermeksizin belirli bir vakte kadar sizi ertelesin! Şüphe yok ki, Allah’ın takdir ettiği ecel gelip çattığında asla ertelenmez. Keşke bunu bilseniz!” Cin / 25. Ayet قُلْ اِنْ اَدْر۪ٓي اَقَر۪يبٌ مَا تُوعَدُونَ اَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبّ۪ٓي اَمَدًا De ki “Tehdit edildiğiniz o azap yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi tâyin eder; onu ben bilemem?” Cin / 28. Ayet لِيَعْلَمَ اَنْ قَدْ اَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَاَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَاَحْصٰى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا Tâ ki, peygamberlerin, Rablerinden gelen mesajları eksiksiz olarak ve hiçbir değişikliğe maruz kalmadan tebliğ ettiklerini Allah kesin bir şekilde ortaya koysun. Zâten Allah, onların nezdinde olup bitenleri ilmiyle çepeçevre kuşatmıştır ve her şeyi tek tek kaydettirip korumaktadır.

kaza ve kaderle ilgili ayetler