🦌 Şeker Kutusu Rıfat Ilgaz Özeti
KkxPJ8. Sol Ayağım Christy Brown Kitabının özeti ecem Sol Ayağım Christy Brown Kitabının özeti Kitabın Adı Sol Ayağım Kitabın Orjinal AdıMy Left Foot Kitabın Yazarı Christy Brown Kitabın Türü otobiyografi niteliğinde yazılmış bir romandır. Sayfa sayısı 184 Yazar Hakkında 23 cocuklu bir ailenin, hayatta kalabilen 13 çocuğundan biri olarak Dublin’de Felci ile dünyaya gelmiş ve uzun süre hareket ve konuşma yetenekleri olmadan yaşamıştır. Doktorlar, başlangıçta zihinsel olarak özürlü olduğunu düşünmüşlerdir ve öleceğini söylemişlerdirVay yalancılar. Fakat annesi doktorların sözüne aldırmayarak oğlunun eğitilebileceğine inandıaferin.. Annesinin bu çabaları sonuç verdi ve Christy Brown sol ayağını kullanarak yazmayı ve resim yapmayı başardı. Konuşmaya başlaması ile birlikte, doktorlar tedavi biçimini değiştirerek fizyoterapiye ağırlık vermişler, böylelikle yazar daha rahat hareket edebilmeye başlamıştır. Yaşamı boyu yardıma muhtaç olarak yaşaması onun İrlanda’nın tanınmış yazarları arasına girmesini engellememiştir. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı eserler, onun dünya çapında bir üne kavuşmasını sağlamıştır. 1954 yılında yazılmış bir kitaptır. Christy Brown 1981′de öldü. Christy Brown hayat hikâyesinin bulunduğu Sol Ayağım kitabında annesine sık sık teşekkür etmektedir. Ailesi onunla hep gurur duyduğunu belirtiyor. Özet Christy Brown, Dublinli bir duvarcının oğludur. Christy beyin felçli doğar. Bayan Brown buna çok üzülür. Christy’e annesi okuma yazma öğretir. Christy bir tek sol ayağını kullanabilmektedir. Christy’nin Henry adında bir arabası vardır. Christy arabasıyla birlikte kardeşleriyle oynamaya gider. Bir gün bu araba kırılır. Christy çok üzülür ve daha da içine kapanır. Christy sol ayağı ile resim yapmaya başlar. Her zaman odasına kapanıp resim yapar. Bir gün bir doktor gelip Christy’e iyileşebilme ihtimali olabileceğini söyler. Bunun üzerine Christy ve annesi Londraya gider. Doktor Collis onun iyileşebileceğini söyler ama sol ayağını kullanmamak şartıyla. İlk başta Christy yıkılır. Daha sonra sol ayağını uzun bir süre kullanmaz. Artık Christy kliniğe gitmeye başlar. Bayan Brown Christye arka bahçeye kocasının yardımıyla bir küçük ev yapar. Christy bir gün dayanamaz vesol ayağıyla kitap yazmaya karar verir. Bu kitabı Doktor Collis bir konserde okur ve çok beğenilir. Christy ilkdefa kendisiyle bu kadar gurur duyar. CHRİSTY Irlandalı, beyin felçli doğmuş ve sadece sol ayağını kullanabiliyor . Kitabın ana kahramanıdır. BAYAN BROWN Christy’nin annesidir. Christy’e hayatı boyunca en iyi bakan kişidir. BAY BROWN Christy’nin babasıdır. Duvar işleriyle uğraşmaktadır. MONA Christy’nin kiz kardeşidir. Her zaman dışarıda dolaşır. TONY Christy’nin ağabeyidir. Ailenin en yaramazıdır. PADDY 23 çocuğun en büyüğüdür. KATRİANA DELAHUNT Christy’e hep yardım eder. Çok güzeldir. DR. WARNANTS Christy’i çocukluğundan beri takip eden doktordur ve onu iyileştirmeye çalışan kişidir. JENNY Christy’nin çocukluk aşkıdır. Ana Düşünce Zorluklar bizi asla yıldırmamalıdır. Bizden daha kötü durumda olanlar oldugunu bilmel ne kadar zorda olsakta halimize şükretmeliyiz. Cevap Sol Ayağım Christy Brown Kitabının özeti Kayıtsız Üye çok güzel bizim müdür yardımcısı bu kitapla yarışma hazırladı yardımı çok büyük oldu bu sitenin Cevap Sol Ayağım Christy Brown Kitabının özeti Kayıtsız Üye Allah razı olsun hoca da sınav yapacaktı bundan Kayıtsız Üye Yaaaaaaaaaaaaa inanmıyorum insan kitabı bu kadar güzel mi detaylı yazar Kayıtsız Üye allah razı olsun 7. sınıfa gidiyom bizim türkçeci bu kitaptan sorcakmış yardımınız büyükkk Kayıtsız Üye ayyy çok güzel bir kitap çokk duygulandım hayatımda okuduğum en güzel kitaptı. <3 Kayıtsız Üye kitabın özeti harikaaa pazartesi günü öğretmen bu kitaptan sözlü yapacak çok işime yaradı tşkler Kayıtsız Üye bence iyi bir özet iyi yapılmış tebriker,teşekkürler 😀 Kayıtsız Üye yazılıda bu kitaptan sorulacak okudum ama üstünden gecmek için okudaum çok teşekkür ederimmm. Kayıtsız Üye çok güzel bir site yapanın eline sağlık Kayıtsız Kullanıcı Bence çok güzel bi site çünkü hem özeti ve kahramanlarının neci olduklarına kadar yazıyoo Kayıtsız Kullanıcı Cuma günü sınav vardı 100aldım rabia öğretmenimiz tavsiye etti ve bu kitap üzerinden bizleri sözlü yapacak allah yardımcımız olsun!!!! Cocumayan üye Çok güzel fakat biraz daha ayrıntı olabilirdi 😀 bayan delahunt Çok güzel yazmışsınız sinavim vardı yarin ınşallah başarılı olurum kitabı okudum ama yinede size başvurdum tsk ayhan unal Christy ana karakterdir Kayıtsız Kullanıcı bizide sınav yapacak hoca. iyi oldu gerçekten 😉 Kayıtsız Kullanıcı bizimde sınav var gerçekten çok yardımcı oldu sağolun ……… Kayıtsız Kullanıcı Süper 🙂 Çok beqendim Allah razı olsun Misafir Üye Ayyy çok saol ögretmen bu kitabi okuturup yazili yapacakti ben okudum ama hangi kardeşinin ne olduğunu unutmuştum saooollll ağlayana biberon allah razı olsun antalya genelinde bu kitaptan yazılı olcam kazanırsam 500 Tl ödül sağolun ya çok sağolunnnnnnnnnnn rabia hoca valla sınav yapçaktı iyi geldi 😉 Misafir Üye çok sağolun performansımı yaptım Misafir Üye Harika bir hikaye melisa aysun ayılan çok güzel bir yardımdı gerçekten sooooooooooolun 1numara sizsiniz FORUMLORD Misafir Üye çok teşekkürler çok yararlı oldu tamda böyle bir şey bakıyordum galiba geçen sende burdan yararlanmıştım çok sağol 🙂 Misafir Üye Kardeşim helal olsun proje ödevimde yardımcı oldun saol 😉 Misafir Üye çok teşekkür ederim helal olsun bu adama Misafir Üye Çok yardımı oldu cidden teşekkürler ya bugün hoca bundan sınav yapıcak. Şans dileyinn ^-^ Misafir Üye diğer sayfalarınkinden 10 kat daha güzel,hep sizden aldığımdan bilgileri;kaynakçama hep sizin sitenizin adınızı yazıyorum… 🙂 Aleyna Harika olmuş bizde bu kitaptan sınav olacaktık inşallah yüksek alırım 🙂 Sağol rüya bence çok güzel yazmışlar çok güzel bir site ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM musa sow çok güzel özet olmuş eebru Bence sayfa cok guzel karakterleri kesin alin sinavda cikicak Misafir Üye Adamsınız be son günde 1 saat yaparak Misafir Üye çok saolun kitap çok güzel 😉 Misafir Üye Ya çok güzel bi kitap ama sonunu okuyamadım kitabın bende özetine baktım 😉 aljbpjlm bence özeti ve karakter tanıtımı güzel bu kitap dünyada ki en sıkıcı kitap. ben günde 1-2 kitap bitiririm300 sayfa ve+ bu kitap kadar sıkıcı bir kitap ve kitaba saygım olmasa kitabı yakardım Fast and Furious Saolun benimde kitap okuma yarismam vardi burada kisa ve oz yazmislar yani ben cok beyendim sena tezcan çok güzel tşk ederim bizim türkçeçi sınav yaptı çokk işime yaradı Misafir Üye Çok güzel , yazanın eline sağlık Başka kitap özetleri de bekliyoruz Forumlord’a Teşekkür ederiz Misafir Üye harika bir kitap ve kitabın filmide olsun…. Misafir Üye Kitap ve sıte cok guzel, 😀 Misafir Üye güzeldi ama kopya amaçlı kullanılmamalı direk okunmalı okuduktan onra filmini seyretmenizi tavsiye ederim Emre ben bu kitabı önceden önerdiler okudum çok güzel gerçekten şimdide performans ödevi olarak bir romanı pano yapıcaz ben de bu kitabı yazdım özet güzel kısa ve bilgiler içinde teşekkürler 😀 Misafir Üye ben zaten buu kitabi okudum cok guzel ama hoca kitap ozeti cikarma odevi verince ustinden geceyim dedim….Cok guzell hazirlamissinz elinize saglikkkkkkkk tebriklerrrrrr………….<3<3<3<3 Misafir Üye Abi çok teşekkürler çok işime yaradı hoca bundan yazılı yapacaktı tam istediklerim varmış allah razı olsun Misafir Üye çok güzel bizim türkçe öğretmeni performans ödevi verdi. çok teşekkür ederim allah razı olsun Misafir Üye gerçekten çok güzel bir kitap ve bize çok güzel bir mesaj veriyor bu nedenle ben türkçe dersine bayılıyorum Misafir Üye performans ödevimde çok yardımcı Sağlık Enes Atamoğlu Misafir Üye Allah Razı Olsun Sınavın Konusuydu Sayenizde kitabı okumadan özetini okuduk elinize sağlık Misafir Üye çok teşekürller Misafir Üye sağolun bugün yarışmaya gircem önceden de bu kitabı okumuştum fakat unutmuştum tekrar özeti okudum daha iyi anladım yapanın eline koluna sağlık Misafir Üye Kitabı bir kez okudum ve yeni bitirmiş genç yaşlarda okunması gereken bir kitap sanırım ömrüm boyunca bir daha okunmayacağım ama bu hikaye benimle birlikte hep yaşayacak 🙂 Misafir Üye sol ağayım 😀 Misafir Üye çok güzel kitap perfonmas yapdı 100 aldımm !!! Misafir Üye Yaaaaaaa çok yardımcı oldu valla acayip iyiiiiiii hocanın azarından kısaca hayatımı kurtardı Misafir Üye Gerçekten teşekkürler ben 7. sınıfa gidiyorum ve türkçe hocası bu kitaptan sorup sınav yapacak yardımınız büyük oldu teşekkürlerrrrr 🙂 p Misafir Üye gidiyorum çok yardımcı oldu bizim türkçe ci kitabi okutub ozetini cikarttiriyodu Misafir Üye Çok güzel bir kitap herkesin okumasını öneririm yardım ettiğiniz için çok teşekkür ederim Misafir Üye bunu yapanın eline sağlık çok güzel bir kitap özeti olmuş öğretmenimiz bundan sınav yapacaktı çok teşekürler tekrardan sağolun inşallah başkalarınada yardımcı olur… Misafir Üye çok teşekkür ederim bizim okulun Türkçe öğretmenleri okulda yarışma yapcak bu kitaptan kitabı okuduğumda biraz bişeyler anlamıştım ama burayı okuyunca daha iyi anladım çok teşşekür ederim Misafir Üye Allah razı olsun hocamız sınav yapacaktı Misafir Üye Cokkk tesekkur ederim kitabi okudum ama bunuda okuyunca daha iyi olduu cok sagolun insallah sinavim iyi gcer hsckln… gizli üye çok güzel teşekkür ederim 🙂 Misafir Üye allah razı olsun bunula ilgili ödevim vardıD Misafir Üye allah razı olsun çok iyi yapmışsınız Misafir Üye teşekkür ederim hoca bundan sınav yapıcakçok saolun Misafir Üye çok iyi işime yaradı Misafir Üye Abi valla allah razı olsun hoca özetini çıkarın demisti Misafir Üye Data detail olan I lord ama kisa ve oz plums tsk Misafir Üye Christy Brown, Dublinli bir duvarcının oğludur. Christy beyin felçli doğar. Bayan Brown buna çok üzülür. Christy’e annesi okuma yazma öğretir. Christy bir tek sol ayağını kullanabilmektedir. Christy’nin Henry adında bir arabası vardır. Christy arabasıyla birlikte kardeşleriyle oynamaya gider. Bir gün bu araba kırılır. Christy çok üzülür ve daha da içine kapanır. Christy sol ayağı ile resim yapmaya başlar. Her zaman odasına kapanıp resim yapar. Bir gün bir doktor gelip Christy’e iyileşebilme ihtimali olabileceğini söyler. Bunun üzerine Christy ve annesi Londraya gider. Doktor Collis onun iyileşebileceğini söyler ama sol ayağını kullanmamak şartıyla. İlk başta Christy yıkılır. Daha sonra sol ayağını uzun bir süre kullanmaz. Artık Christy kliniğe gitmeye başlar. Bayan Brown Christye arka bahçeye kocasının yardımıyla bir küçük ev yapar. Christy bir gün dayanamaz vesol ayağıyla kitap yazmaya karar verir. Bu kitabı Doktor Collis bir konserde okur ve çok beğenilir. Christy ilkdefa kendisiyle bu kadar gurur duyar. Misafir Üye abi herşey iyi hoş da ben bu kitaptan yazılı olacam bütün karakterlerle kardelerinin ismini verseniz çok iyi olur Misafir Üye Kitabın özeti çok güzel olmuş emeği geçene çok teşekkürler 😀 Misafir Üye Rıfat ılgaz. Seker kutusunu da yaparmisin 🙇 Misafir Üye yaaa çok güzel kaç kere okudum Misafir Üye Çok güzel bi kitap yardımcı oldu Misafir Üye Allah razi olsun çok işime yaradı ☺☺ Misafir Üye inanmıyorum çok güzel ya thank you Misafir Üye çok sevdiğim bir kitap severek tekrar tekrar okuduğum bir kitap ders alınması gereken ders veren bir kitap olup herkesin okumasını tercih ederim Misafir Üye Çok güzel çok iyi bir özet yazmışsınız ellerinize sağlık … Misafir Üye hoca sınav yapacaktı çok sağol ALLAH NE MURADIN VARSA VERSİN Misafir Üye Biz bu kitaptan sınav olduk 20 soruluk95 aldım başarılar misafir Öğr. burcu Ben öğrencisiyim . Bu kitaptan proje aldım. Bana çok yardımcı oldu .hazırlayan kişilere ć💚💚💚k teşekkürler😀😁
Ana Sayfa Edebiyat Hiciv-Mizah Kitap Hakkındae-k7 Rıfat Ilgaz yazarının eşsiz eseri olan Şeker Kutusu kitabıdır. Çınar Yayınları tarafından basılmıştır. Mesafeler Sahaf satıcısı tarafından ₺ fiyatından satışa sunulmaktadır. Kitap kondisyonu "İyi" durumundadır. Şeker Kutusu kitabı Edebiyat kategorisi altında bulunan Hiciv-Mizah alt kategorisinde bulunmaktadır. Bu ürün için kargo ücreti Alıcı Öder şeklinde sunulmuştur. Satıcının stoğunda bu üründen 1 adet bulunmaktadır. İyi ISBN9789753480420 Eklenme Tarihi 09 Oca 2021 Cmt 1824 Favori 0Stok 1 Yayınevi YazarRıfat Ilgaz Baskı Yılı2006 Baskı Sayısı6 Sayfa Sayısı156 Kargo ALICI ÖDER Bu kitap şu an satılmamaktadır. Kitabın Satıcısı Kitap Hakkındae-k7 Rıfat Ilgaz yazarının eşsiz eseri olan Şeker Kutusu kitabıdır. Çınar Yayınları tarafından basılmıştır. Mesafeler Sahaf satıcısı tarafından ₺ fiyatından satışa sunulmaktadır. Kitap kondisyonu "İyi" durumundadır. Şeker Kutusu kitabı Edebiyat kategorisi altında bulunan Hiciv-Mizah alt kategorisinde bulunmaktadır. Bu ürün için kargo ücreti Alıcı Öder şeklinde sunulmuştur. Satıcının stoğunda bu üründen 1 adet bulunmaktadır. Bu Kitabın Diğer Satıcıları Beğenebileceğiniz Diğer Kitaplar
Şeker Kutusu - Rıfat Ilgaz Şeker Kutusu, Rıfat Ilgaz’ın her yaştan okura seslendiği öykülerinden oluşan bir seçki. Bu öykülerde öyle insanlar ve olaylarla karşılaşırız ki, yazıldıkları zamanın üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen her şey tanıdıktır. Kitaba adını veren öykünün kahramanı Ali Yılmaz’ın nişanlısına götürmek için yaptırdığı şeker kutusu elden ele dolaşıp sonunda kendisine geri gelir. Bu arada yaşananlar ve öykünün okuru merakta bırakan şaşırtıcı sonu, birçok soruyu da beraberinde getirir. Ustanın bütün eserlerinde olduğu gibi, bu öykülerinde de mizahla yoğrulmuş gündelik yaşamın sıradanlıkları anlam kazanır. Okuyup bitirdikten sonra da uzun zaman belleğinizden silinemeyecek bu öyküler aslında hayatın ta kendisidir.
ŞEKER KUTUSU – RIFAT ILGAZ İndir!” dedi, “Ne kadar kutun varsa indir!” Şekerci kalfası, üzeri çiçekli, içi dışı kadifeli, iç kapağının ortası aynalı, pırıl pırıl selefonlu, ne kadar kutu varsa, serdi tezgâhın üstüne. Ali Yılmaz, iç kapağı aynalı kutuyu kestirmişti gözüne “Ne kadar şeker alır bu kutu?” diye sordu. “Bir kilo alır! Karışık mı yapalım?” “Karışık… Biraz çikolatalı, biraz badem ezmeli… Altına da bir sıra lokum, fıstıklısından! Anlıyorsun ya! Temiz bir şey olsun!” Şekerci, yirmi yaşındaki bir delikanlının böyle bir kutuyu kime göndereceğini kestirmişti çoktan. Ali Yılmaz “İki kat kâğıda sarın kutuyu!” dedi, “Şıklığı dışarıdan belli olmasın!” Bu, biraz da onun sıkılganlığını gösteriyordu. Şekerci isteğinden daha güzelini yaptı. Sardı, sarmaladı, sırmalı iplerin düğümlendiği yere de firmanın yaldızlı etiketini yapıştırdı. İki kat kâğıda sardıktan sonra “Buyrun!” dedi, “Kime verirsen ver, mahcup olmazsın! Haydi güle güle!..” Gitti, karşıdaki koltuk meyhanesinden, ayak üstü iki tek votka çekti. Duvardaki aynada kravatının üçgenini denkleştirdi. Lacivert çizgili ceketinin üst cebindeki mendili yeniden katladı, koydu yerine. İki votka adamakıllı artırmıştı cesaretini. Çiçekçinin önünden geçerken, birden daldı içeri “Karanfil!” dedi, “On tane kadar, kırmızı karanfil… Bir sıra da kenarlarına beyazlarından!” Çiçekçi, karanfilleri jelatin kâğıdına sardı güzelce, tutuşturdu eline. Hiç düşünmemişti çiçekleri nasıl götüreceğini. Utanırdı böyle şeylerden. Bir Bayram gazetesi aldı, koydu çiçekleri arasına. İki kadeh votka daha çekmesi gerekirdi, kapıyı çalabilmesi için. Meyhane şuracıktaydı, ayak üstünde yapındırdı. Artık nereye olsa gidebilirdi. Dokundu Sevgi’nin kapısındaki zile… Ev, tıklım tıklım misafirdi, bir yılgınlık çöktü içine. Elindekileri kapıdan verip gitse, ne iyi olurdu! İster istemez girdi içeri, merdivenleri çıktı. Çiçekleri uzattı nişanlısına. Çiçekler, şeker kutusundan daha çok ilgilendirmişti Sevgi’yi. Kutu, çifter çifter sarılı olduğu için, ne biçimi belli oluyordu, ne içindeki aynası “Hele kâğıtları bir sıyırsın!” diye düşündü, “Bayılır o zaman!” Tam yirmi lira yalnız kutusuna vermişti. Lâcivert kadife kapağın içinde, yürek biçimi pırıl pırıl bir ayna vardı ki, hangi kız görse ağzının suyu akardı. Hele bir açsın kutuyu! Büyüklerin elini öptü sıradan. Geriye kalanlarla toka-laştı. Sevgi’nin uzattığı şekere, parmakları titreyerek uzanırken, keskin bir arpej kokusu, fırıl fırıl döndürmüştü başını. Çok oturmadı, kapıdan çıkarken rahat bir soluk almıştı. Ne olursa olsun, büyük bir yük kalkmıştı üzerinden. Onun için bayramın ödevi bitmiş, bayramın kendisi başlamıştı. İki kadeh rakıyla bir açış yapmalıydı. Tuttu, Karanfilli Meyhane’nin yolunu! Sevgi, her bayram Melâhat Hanım’ın elini öpmeden yapamazdı. Taa okul sıralarında alıştırmıştı onu. Her bayram, okulu bitirdiği halde, onun yumuk yumuk ellerim öpmedi mi, kendisini okul yüzü görmemiş bir mahalle kızı sayardı. Elini yüzünü yıkadı, taradı saçlarını… “Anneciğim!” dedi, “Gidiyorum Melâhat Hanım’a. Para ver de, bir kutu yaptırayım!” Bayramlaşmak güzeldi ya, işin bu masraflı yanı hoşuna gitmiyordu annesinin “Ne parası!” dedi, “Al götür şu kutuyu!” Öyle ya!.. Şeker, her yerde aynı şekerdi. Ne farkı vardı kutuların birbirinden! “Olur mu anneciğim!” diyecek oldu Sevgi… “Hadiii!” dedi annesi, “Çok konuşma! Al götür, parayı sokaktan toplamıyoruz!” İster istemez, şeker kutusunu sıkıştırdı koltuğunun altına. Tütüncüden bir Bayram gazetesi aldı, sardı sarmaladı. Tam kapısının önünde yakaladı Melâhat Hanım’ı. “Ooo!.. Sen misin Sevgiciğim?” dedi, “Tanıyamayacaktım az daha. Büyümüşsün maşallah, koskocaman bir kız olmuşsun!..” Sevgi, eski öğretmeninin elini öperken, o da yanaklarından öptü. Düşünceli kızdı Sevgi “Herhalde bir yere gidiyorsunuz!” dedi, “Başka bir gün rahatsız ederim sizi!” Kutuyu, üzerindeki gazeteyle birlikte, uzattı Melâhat Hanım’a “Buyrun efendim!” Üstelemedi Melâhat Hanım “Mersi!” dedi, “Beklerim kızım, başka bir gün!” Müfettiş Cemal Beyler’e gidiyordu. Ankara’dan her bayram üç beş günlüğüne gelirdi annesine. Terfi senesiydi Melâhat Hanım’ın, bu bayram mutlaka görmesi gerekirdi müfettişi. “Hazır şeker de geldi işte!” dedi, “Şekercinin önünde kuyruğa girmektense…” Cemal Bey, güler yüzle karşıladı Melâhat Hanım’ı “İyi oldu geldiniz!” dedi, “Bu yıl yeniden iki Kız Sanat Enstitüsü açılacak. Bunların başına bilgili, tecrübeli yönetmenler gerekiyor!” İçi cız etmişti Melâhat Hanım’ın, okuldan da, arkadaşlarından da çok memnundu. Kendini toparlayarak “Evet Müfettiş Bey!” dedi, “Düşündüm ki, bu yeni okullara sizden daha elverişlisini bulmak çok zor! Yönetmen kolayına yetişmiyor memlekette… Sizin terfi’ yalnız Melâhat Hanım!” “Siz bilirsiniz!” demekten başka çare bulamadı. Biraz daha ileri giderek “Efendim!” dedi, “Gösterdiğiniz güvene çok teşekkürler. Size karşı mahcup olmamaya çalışacağım…” Daha ne konuşacaktı ki, kalktı ayağa “Hay Allah!” dedi içinden, “Kendi ayağımızla tutulduk!” Başı önüne düşüvermişti. Cemal Bey’in annesi Hadiye Hanım, öğretmenlere el öptürmeye bayılırdı. Hele öpen, böyle bir Müdire Hanım olursa… Gururla uzattı elini. Bir müfettiş anası olmanın tadını çıkarmıştı. Hemen Melâhat Hanım’ın peşinden “Cemalciğim!” dedi, “Ben çıkıyorum, bizim Naciye Abla’ya kadar bir uzanayım!” “Benden de selâmlar.” Giydi mantosunu. Üvey ablasıydı Naciye Hanım, hemen arka sokakta otururdu. Tam kapıdan çıkarken uzandı, masanın üstünde duran kutuyu aldı eline, Melâhat Hanım’ın getirdiği kutuyu… “Gitmişken…” dedi, “Şunu da götüreyim bari!” Ablasını, açık pencerenin önünde yakaladı, çıktı merdivenleri, elini öptü. Oğlu Şenol’u sordu, çok severdi Şenol’u-Bunu Naciye Hanım da bilirdi. Yapma bir üzüntüyle “Çıktı sabahtan!” dedi, “Çok üzüyor beni! Top… Top… Bayram demez, seyran demez, top, top, top!” “Oynayabiliyor mu bari?” “Yakında aylığa geçireceklermiş. Aklım ermiyor hiç top oynayana aylık verirler mi?” O da bilmiyordu; ama avutmak için “Neden vermesinler!” dedi, “Bu kadar insan, para verip onları seyrediyor. Geceleri bile top meydanlarına koşuşuyorlar!” Böyle demesi, bir bakıma gerekliydi de… Çıkarıp, bir yüz kâğıt bırakması gerekecekti sonra! Başka ne konuşacaktı, kalktı birden. Yürüdü merdivenlere doğru… Şeker kutusu geride, masanın üstünde kalmıştı “Hoşçakal, bize de buyur!” demeyi de unutmadı. Şenol, yorgun argın gelmişti antrenmandan, pestili çıkmıştı. Masanın üstünde şeker kutusunu görünce “Nerden bu?” dedi, “Kim getirdi?” “Teyzen!” Kutuyu aldı eline, evirdi çevirdi… Tak tak vurdu kapağına “Kıyak kutu!” dedi, “Bizim başkana götüreceğim bunu!” “Ne başkanı?” “Kulüp başkanı! Diyeceğim ki, Reis Bey, bıktım bu amatörlükten! Geçir artık kadroya da, beş on kuruş uçlanalım!’… Haa, ne dersin? Anne be, dünkü çocuklar profesyonel oldu, biz bayram demez, seyran demez ağzımızı poyraza açıp koşuyoruz!” “Aklım ermez benim, ne yaparsan yap! Götüreceksen, al götür kutuyu!..” Giyindi, çıktı. Başkanları, sayılı bir belediye meclisi üyesiydi. Hani şu, kimseye hayrı dokunmayan meclis üyelerinden! Kutuyu bıraktı büfenin üstüne, elini öptü. “Sen hiç merak etme!” dedi, “Gördüm geçen gün oyununu! Yakında gireceksin kadroya! Antrenmanların, sakın bırakma peşini!” Böyle, kimlere neler vaad etmemişti ki… Adamakla mal mı tükenirdi? Çok oturmadı Şenol, saygılı çocuktu. Genç futbolcu çıkar çıkmaz, belediye meclisi üyesinin kızı Sevim, yapıştı kutuya “Babacığım!” dedi, “Bunu halama götüreceğim ben!” “Kime götürürsen götür!” Sürdü, sürüştürdü Sevim, bayramlıklarını giydi, atladı bir dolmuşa. Yüreği küt küt ata ata çıktı merdivenleri. “Ya Ali Ağabey evde değilsee…” diye düşünüyordu. Dokundu parmağının ucuyla zile. Kapıyı halası açmıştı. Saygıyla öptü elini. Yakışıklı evlat doğuran ananın eli, işte böyle öpülürdü. Kutuyu, utana sıkıla koydu masanın üstüne “Halacığım!” dedi, “Nerde Ali Ağabeyim?” Halası da domuzun domuzuydu. Kızın yüreğine indirmek için “Ali mi?” dedi, “Nişanlısına kadar gitti!” Daha fazla oturup da ne yapacaktı Sevim? Kim bilir oradan çıkınca hangi meyhaneye gidecekti! Tadı kaçmıştı konuşmanın. Bir biçimine getirdi, gene öptü elini, girdi yola. Gece yarısına doğru, Ali Yılmaz, bulut gibi eve döndü. Annesi her zamanki gibi uyumamıştı gene “Nerde kaldın, merak ettim!” diye çıktı karşısına. “Bayram değil mi? Biraz oturduk arkadaşlarla!” Yalnız oturmamıştı, oturup içmişti de… İlk defa hak verdi annesi. Ali Yılmaz ceketini çıkarırken, masadaki şeker kutusuna gözü ilişti “Kim geldi?” diye sordu, “Kimden bu kutu?” “Sevim’den ha!” dedi, “Güzel kız olmuş, geçen gün gördüm de…” “Bırak onları! Kaç yıldır kapımızın ipini çekmiyorlardı!” Ali, asıldığı gibi kopardı, kutunun ipini, kâğıdını sıyırdı. Bir kat… Bir kat daha!.. “Amma da sıkı sarmışlar haaa!” diye söylendi. Açtı kapağını, içinden okkalı bir badem ezmesi seçerken kendini görür gibi olmuştu. “Bu ne!” dedi, “Ayna var kapağında!” Annesi de görmüştü kutuyu “Aman!..” dedi, “Ne güzel, ne sevimli kutu bu!.. Nişanlıya getirilmiş gibi!” “Sen, benim aldığım kutuyu görecektin ki… Aklın dururdu! Bunlar paralarına kıyıp şeker mi alabilirler be!” İçinden bir badem ezmesi daha seçti, attı ağzına. Bir de annesine uzattı “Ye!” dedi, “Üvey de olsa kardeşinin yolladığı şeker!.. Kendi malın gibi ye!” RIFAT ILGAZ Şeker Kutusu, Çınar Yayınları, 2008, İstanbul, YAZARLARIMIZDAN ÖYKÜLER, TÜRKİYE İŞ BANKASI YAYINLARI
Türk edebiyatında farklı türlerde yazıları ile önemli bir yer tutmayı başaran Rıfat Ilgaz, hayatı boyunca toplumcu çizgide yer alır ve toplumdan gelen biri olduğunu her fırsatta vurgulayarak yazılarında toplumcu konuları işlerdi. Yaşadığı dönemdeki birçok yazar gibi Rıfat Ilgaz da yazıları yüzünden yönetimin tepkisine maruz kalarak hapis cezası aldı. Bu yazımızda, Rıfat Ilgaz’ın hayatı, eserleri ve edebi kişiliği hakkında bilgi Ilgaz’ın HayatıNüfus kayıtlarına bakıldığında Rıfat Ilgaz’ın 7 Mayıs 1911 tarihinde doğduğu yazılıdır. Ancak doğum tarihinin doğruluğu kesin değildir. Rıfat Ilgaz, annesinin tabiri ile “derin kar”da dünyaya gelir. Annesinin belirttiği dönem 1910 yılının şubat ayına denk gelmektedir. Rıfat Ilgaz, yedi çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak Kastamonu’ya bağlı olan Cide İlçesinde doğdu. Üniversite okumak isteyen Rıfat Ilgaz’ın hayalleri babasının ölümü dolayısıyla sona ermek zorundaydı. Ortaokuldan sonra Kastamonu Muallim Mektebine devam eden Rıfat Ilgaz, mezuniyetinden sonra Gerede ve Akçakoca’da ilkokul öğrencilerine öğretmenlik yapmaya başlar. 1932 senesinde kızı Gönül aileye katılır. Rıfat Ilgaz, 1933 yılında askere çağırılana kadar mesleğine başöğretmen olarak Gümüşova’da devam eder. 1936 senesinde Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünde Edebiyat bölümüne girerek 1938’de mezun olur. Rıfat Ilgaz, öğretmen olarak atandığı Adapazarı’ndan yakalandığı verem yüzünden ayrılmak zorunda kalır ve İstanbul Yakacık Sanatoryumunda tedavi görmeye başlar. İstanbul’a taşındıktan sonra bir yandan Karagümrük Ortaokulunda Türkçe öğretmenliği yaparken diğer yandan Felsefe bölümünde eğitim görüyordu. Rıfat Ilgaz’ın bu dönemleri II. Dünya Savaşı’nın olduğu dönemlere denk gelir. 1943 senesinde Karagümrük Ortaokulunda bir meslektaşı ile kavga ettiği için Nişantaşı’na sürülür. Rıfat Ilgaz, 1943 senesinde Ağabeyinin yaşadığı Tosya’da meydana gelen deprem sebebiyle abisinin yanına gider. Tosya’daki izlenimlerini daha sonra gazetede yazacaktır. Ayrıca Tosya ile ilgili olarak “Tosya Zelzelesi” adlı şiirini kaleme senesinin ocak ayında yayınladığı Sınıf adlı şiir kitabi yüzünden yönetimin tepkisi çeken ve kitapları toplatılan Rıfat Ilgaz, bir süre saklandıktan sonra 24 Mayıs 1944 tarihinde kendi isteğiyle teslim olur. 6 aylık hapishane cezasından sonra öğretmenlikten ve öğrencilikten men edilir. Rıfat Ilgaz, sağlık durumu yeniden bozulunca Heybeliada Sanatoryumunda tedavi görmeye başlar. 1946 senesinde öğretmenlik mesleğine geri dönse de bu durum çok kısa sürer. 1947 senesinden sonra hem öğretmenlik yapma hakkını hem de sanatoryumda tedavi görme hakkını Ilgaz, hayatını öğretmenlik mesleği dışında dergi ve gazetecilik ile kazanıyordu. 1953 senesinde yayınladığı Devam adlı kitabi toplatılan ikinci eseri olur ve Rıfat Ilgaz hakkında soruşturma başlatılır. Sürgün edilmesine karar verilen yazar, 1960 askeri darbesi ile sürgün edilmekten dergisinde bir hikaye dizisi olarak çıkan “Hababam Sınıfı” adlı eseri, yoğun bir ilgi ile karşılaştı. Rıfat Ilgaz, 1966 senesinde Hababam Sınıfı adlı eserini oyunlaştırır ve bu eser ilk olarak Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelenir. Çok beğenilen oyun 1969 senesinde İstanbul Tiyatrosunda sahne alır. Ayrıca Rıfat Ilgaz’ın “Çatal Matal Kaç Çatal” adlı oyunu Ankara Sanat Tiyatrosunda Ilgaz’ın 1971 senesinde bir kızı daha dünyaya gelir ve ailenin yeni ferdinin adı Defne olur. Bu sene içerisinde Rıfat Ilgaz’a Basın Şeref Kartı verilir. Rıfat Ilgaz, aynı sene içerisinde Sınıf Yayınlarını kurarak kendi eserlerinin basımını yapar. Çok büyük beğeni toplayan Hababam Sınıfı adlı romanı filme uyarlanmak istenir. Ancak ilk film senaryosu sansür yasağından geçemez. Umur Bugay’ın yeniden senaryo haline getirdiği eser, sansür yasağına takılmadan film olarak çekilmeye başlanır. Filmin yönetmenliğini Ertem Eğilmez yapar. Rıfat Ilgaz, Umur Bugay’ın senaryosundan hoşnut değildir. Çünkü yeni senaryoda Rıfat Ilgaz’ın esere kattığı toplumsal eleştirilerin hiçbiri yoktur. Eser tamamen sade bir hale getirilerek düz bir komedi metni halini almıştır. Rıfat Ilgaz, bu durumu şu sözlerle ifade eder“Onlar, Hababam Sınıfı'nın özüne saygı gösterilerek çevrilmiş filmler değildi. İçeriği bakımından, tezi bakımından aykırı. Ben eğitimi eleştiririm. Kopyacılığı, ezberciliği…”Her şeye rağmen Hababam Sınıfı filmi büyük başarı gösterdi ve devam filmleri çekildi. 1974 senesinde emekliliğe ayrılan Rıfat Ilgaz, doğduğu şehir olan Cide’ye yerleşir. Ancak burada da onu rahatsız eden kişiler çıkar. Sürekli tehdit edilen Rıfat Ilgaz’ın yaşadığı evin karşısına Rıfat Ilgaz evden çıkarılmazsa evin taranacağına dair not bırakılır. Rıfat Ilgaz, Yıldız Karayel adlı romanını yazdığı 28 Mayıs 1981 gecesi gözaltına alınarak gözleri bağlı , elleri zincire vurulmuş bir şekilde Kastamonu’daki Et Balık Kurumu mezbahasından hapishaneye dönüştürülmüş olan binaya kadar yürütülür ve buraya kapatılır. Rıfat Ilgaz, hastalığını öne sürerek doktor kontrolünden geçmek ister. Doktor, Rıfat Ilgaz’ın hasta olduğuna dair onay verdiği için Rıfat Ilgaz, jandarma tarafından Ballıdağ Sanatoryumuna teslim edilir. Rıfat Ilgaz’ın gözaltına alınması için geçerli bir sebep olmadığı için yazar sorgudan sonra serbest kalır. Kastamonu’da yaşayamayacağına karar veren Rıfat Ilgaz, İstanbul’da yaşayan oğlu Aydın Ilgaz’ın yanına şiir ve öykü ağırlıklı olarak devam eden Rıfat Ilgaz’a devlet bakanlığı tarafından Kültür Bakanlığı plaketi verilir. Sivas Madımak olayında yakın dostu Asım Bezirci ve birçok kişinin katledildiği haberini alan yazar olaydan 5 gün sonra takvimler 7 Temmuz 1993’ü gösterirken evinde hayata gözlerini yumar. Rıfat Ilgaz, Zincirlikuyu Mezarlığı’na, yakın dostu Asım Bezirci’nin yanına gömülür. Ölmeden önce yazdığı şiiri Rıfat Ilgaz’ın hayat anlayışını, hayata bakışını bizlere gösteren en güzel örneklerdendir.“Elim eline değsinIsıtayım üşüdüyseBoşa gitmesin son sıcaklığım.”Rıfat Ilgaz’ın Edebi KişiliğiRıfat Ilgaz, 1926 yılında henüz 15 yaşında genç bir delikanlıyken edebiyat dünyasına giriş yapar. Doğduğu ve büyüdüğü şehir olan Kastamonu’nun “Nazikter” gazetesinde yayınlanan “Sevgilimin Mezarında” adlı ilk şiirinde Mehmet Rıfat imzasını kullanır ve gençlik dönemlerinde Mehmet Rıfat imzası ile yazmaya devam eder. Genç yaşta başarı gösteren Rıfat Ilgaz, o sıralar Kastamonu’dan geçen Faruk Nafiz Çamlıbel’in dikkatini ve ilgisini çekmeyi başarır. Gençlik dönemlerinde yazdığı ve bireysel konuları işlediği şiirleri Varlık, Oluş gibi dergilerde yayınlanır. Rıfat Ilgaz, bu dönemde yazdığı şiirlerini daha sonra çıkaracağı şiir kitaplarında yer vermez. Rıfat Ilgaz, birçok genç şair ve yazara yön veren Nazım Hikmet ile birlikte çalışma imkanı bulur. Nazım Hikmet’in Bursa Hapishanesinden yolladığı şiirleri “İbrahim Sadri” takma adı ile yayınlanmasına yardım eder. Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz’ı en beğendiği genç şairlerin içinde Ilgaz’ın şiir anlayışı, II. Dünya Savaşı zamanlarında öğretmenlik yaparken toplumcu bir çizgiye yönelir. Kendi yaşadıkları ve çevresinde yaşananlar Rıfat Ilgaz’ı toplumcu anlayışa iter. Halktan gelen biri olması ve halkın çektiği sıkıntıları çekiyor oluşu bu durumu anlatma isteğini kamçılar. Bu durumun ilk meyvesi çevresindeki insan hayatını anlattığı ilk şiir kitabı olan “Yarenlik” adlı eseridir. Şiirlerinde toplumu yansıtmaya çalışan yazar, birçok toplumsal konuya değinmeye çalışır. Eserlerinde toplumsal konuları işleyen Rıfat Ilgaz, konularına uygun olarak sade bir dil ve sade bir anlatımı tercih etmiştir. İkinci şiir kitabı olan Sınıf, hükümet tarafından toplatılır ve Rıfat Ilgaz’a 6 aylık hapis cezası verilir. Hakkında arama emri çıkarılan Rıfat Ilgaz, rahatsızlığı sebebiyle çalıştığı okuldan izinlidir. Kısa bir süre polisten saklandıktan sonra teslim olmaya karar verir. Bu dönemde yaşadıklarını Karartma Geceleri adlı romanında işler. Karartma Geceleri adlı romanının arka planında II. Dünya Savaşı’nın izleri yoğun bir biçimde hissedilmektedir. Karartma Geceleri romanı beyaz perdeye uyarlanmış ve başrolünde Tarık Akan Ilgaz, 1940-1950 yılları arasında dergicilik üzerinde yoğunlaşır. Rıfat Ilgaz, dergicilik ile uğraştığı bu dönemde hükümete ve İran Şah’ına hakaretten tekrar hapse girer. Ancak 1950 senesinde çıkan Af Kanunu ile tekrar özgürlüğüne kavuşur. Nazım Hikmet’in ana hatlarını oluşturup tohumlarını ektiği toplumcu edebiyat anlayışı önemli bir gelişme gösterir. Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Hasan İzzettin Dinamo gibi yazarlar toplumcu anlayışta başı çeken kişilerdi. Dergiciliğe devam eden Rıfat Ilgaz, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte siyasi mizah dergisi olan Markopaşa adlı dergiyi çıkarır. Derginin kapatılması üzerine Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa, Hür Markopaşa Yedi-Sekiz Paşa gibi farklı isimler ile mücadelelerine devam ederler. Bu dergiler, ülkenin durumu hakkında eleştirel yazılara yer veriyordu. Kısa sürede yoğun ilgi gören dergi, yüksek bir okuyucu kitlesine sahip Ilgaz, 1956 senesinde İlhan Selçuk tarafından çıkarılan Dolmuş adlı dergi için bir hikaye dizisi yazar. Rıfat Ilgaz, Hababam Sınıfı adlı hikaye dizisinde “Stepne” takma adını kullandığı için okuyucular arasında yazarın kim olduğuna dair tartışmalar baş gösterir. Çok büyük ilgi gören Hababam Sınıfı içerisindeki hikayeler, birçok insanın lise hayatında başından geçen olayları anlattığı için her okuyucu Hababam Sınıfı’nın yazarını kendi çevresinde arıyordu. Rıfat Ilgaz’a göre Hababam sınıfında geçen olaylar hem kendi öğrenim hayatından hem de birçok kişiden derlenmişti. Çünkü insanlar bir yerlerde herhangi bir şekilde bu anılarından bahsetmekteydi. Hababam Sınıfı, mizah yönünün yanı sıra toplumsal konular hakkında eleştirileri de içinde barındırıyordu. Çok büyük ilgi gören Hababam Sınıfı’nın hem tiyatro oyunu hem de sinema filmi yıllar politik içerikli eserler yönünden oldukça zengin bir dönem oldu. Romanlarının çoğunu bu dönemde kaleme alan Rıfat Ilgaz, 12 Mart romanı denilen türde eserler yazmak yerine kitaplarında daha önceki dönemleri anlatan konulara yer verdi. Rıfat Ilgaz, romanlarında memleketi olan Kastamonu yaşamını kaleme alır. Füruzan, Oğuz Atay gibi modernist yazarların ortaya çıkmasına rağmen Rıfat Ilgaz, Toplumcu Gerçekçi çizgisinden Ilgaz, öykülerinde mizah ağırlıklı bir yol izler. Ancak bu mizah sadece güldürme amaçlı değildir. Aksine toplumun yanlışlıklarını, çarpıklıklarını ve eksikliklerini işler. Bu eleştirileri yaparken mizahı başarılı bir biçimde kullanır. Hababam Sınıfı adlı eserinde eğitim sistemi hakkında; Sosyal Kadınlar Partisi adlı eserinde kentleşme ve toplumda kadının yeri ve önemi üzerinde eleştirilerde bulunur. Hayatı boyunca birçok esere imza atan yazar, yaşamının son zamanlarında çocuk kitaplarına ağırlık vererek çocuk edebiyatı türünün gelişmesine büyük katkılarda Ilgaz’ın EserleriŞiir kitaplarıYarenlik 1943Sınıf 1944Yaşadıkça 1947 1953 Sabah Oldu 1954Soluk Soluğa 1962Karakılçık 1969Uzak Değil 1971Güvercinim Uyur mu 1974Kulağımız Kirişte 1983Ocak Katırı Alagöz 1987Çocuk Bahçesi 1995Bütün Şiirleri 1983Bütün Şiirleri 1927-1991 2004RomanlarıHababam Sınıfı 1957 Pijamalılar Bizim Koğuş 1959Halime Kaptan 1972Meşrutiyet Kırathanesi1974Karartma Geceleri 1974 Sarı Yazma 1976Yıldız Karayel 1981Apartıman Çocukları 1984Hoca Nasrettin ve Çömezleri 1984Hababam Sınıfı İcraatın İçinde 1987Öykü KitaplarıRadarın Anahtarı 1957Don Kişot İstanbul'da 1957Kesmeli Bunları 1962Nerde O Eski Usturalar 1962Saksağanın Kuyruğu 1962Şevket Ustanın Kedisi 1965Garibin Horozu 1969Altın Ekicisi 1972Palavra 1972 Önceden Don Kişot İstanbul'da adıyla Sana 1972Çatal Matal Kaç Çatal 1972Bunadı Bu Adam 1972Keş 1972Al Atını 1972Hababam Sınıfı Uyanıyor 1972Hababam Sınıfı Baskında 1972Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı 1972Rüşvetin Alamancası 1982Sosyal Kadınlar Partisi 1983Çalış Osman Çiftlik Senin 1983Şeker Kutusu 1990Anı KitaplarıYokuş Yukarı 1982Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra 1986Dördüncü Bölük 1992Köşe YazılarıNerde KalmıştıkCart CurtÇocuk EdebiyatıBacaksız Kamyon SürücüsüBacaksız OkuldaBacaksız Paralı AtletBacaksız Tatil KöyündeBacaksız Sigara KaçakcısıÖksüz CivcivKüçükçekmece OkyanusuCankurtaran YılmazKumdan BetonaÇocuk BahçesiŞiir
şeker kutusu rıfat ılgaz özeti