🐃 Reçetesiz Satılan Kaygı Giderici Ilaçlar
Kaygıgiderici ilaçlar üç durumda kullanılırlar. Birinci durum kişinin kısa sürede geçeceği öngörülen bir kaygı ve huzursuzluk durumunda olmasıdır. Böyle bir rahatsızlık varsa yalnızca kaygı giderici ilaçlar önerilir ve kaygılı durum ortadan kalkınca ilaç kesilecek biçimde kullanımı ayarlanır.
Uyuyamayan bireylerin sıradan bir ilaç alıyormuş gibi reçetesiz uyku ilacı temin etmeleri doğru bir adım değildir. Reçetesiz satılan uyku ilacı var mı? Diye merak edenler için bu ilaçları çoğu antidepresan ilaçlarıdır. Kullanımı tek başına uygun değildir. Doktor kontrolünde olmayan ilaçlar hazin sonuçlar doğurabilir.
REÇETESİZSATILAN İLAÇLAR. Aşağıdaki Reçetesiz Satılan İlaçlar Listesindeki İlaçlar ile
Soğuk algınlığı ilaçları isimleri konusunda bilgili olmanız tekrar eden soğuk algınlığı için ilaç seçebilirsiniz. Nazal dekojestanlar-Burun spreyleri; Ekonjestanlar, fenilefrin nazal, oksimetazolin nazal, fenilefrin oral, psödofedrin. Bu ilaçlar reçetesiz de satılan ilaçlardır.
Diğerilaçlar ile birlikte kullanımı Bitkisel ilaçlar ve reçetesiz satılan ilaçlar da dahil, başka ilaçlar kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınızsa, lütfen doktor veya eczacınıza söyleyiniz. Aşağıdaki ilaçlardan herhangi birini kullanmakta iseniz doktor veya eczacınıza söyleyiniz:
Treatment A lice-killing lotion containing 1% permethrin or a mousse containing pyrethrins and piperonyl butoxide can be used to treat pubic (“crab”) lice. These products are available over-the-counter without a prescription at a local drug store or pharmacy. These medications are safe and effective when used exactly according to the
Ağrınız varsa reçetesiz satılan ağrı kesicileri (örneğin, parasetamol) kullanın. Ağrılı sinüs (sinüzit) Sinüzit genellikle bir virüsten kaynaklanır. Birkaç hafta sürebilir. • Günde birkaç kez burnunuzu tuzlu suyla* yıkamanız hafifletmeye yar-dımcı olabilir. Burnunuzu yıkatmayı deneyin. Bu, burun mukus memb-
E devlet kullanılan ilaçlar. Scribd is the world s largest social reading and publishing site dec 13, kortizon fenitoin epdantoin epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçtır, başta tüberküloz olmak üzere ciddi advers etkilerin toplum ve hasta sağlığı açısından izlenmesi amacıyla yürütülen İlaç embriyo transferinde uzman tarafından belirlenen embriyoların hazırlık
ATIVANEXPIDET'in saklanmasıBaşlıkları yer almaktadır. 1. ATIVAN EXPIDET® nedir ve ne için kullanılır? ATIVAN EXPIDET® benzodiazepin sınıfına ait bir ilaç olup, kaygı (anksiyete) giderici, yatıştırıcı ve uyku verici özellikleri vardır. ATIVAN EXPIDET® 2.5 mg Tablet 20 tabletlik blister ambalajlarda bulunmaktadır.
Avdb.
Reçetesiz satılan OTC ilaçlar, reçetesiz satın alabileceğiniz ilaçlardır. Bazı reçetesiz satılan ilaçlar ağrıları, acıları ve kaşıntıları giderir. Bazıları diş çürüğü ve ayak mantarı gibi hastalıkları önler veya iyileştirir. Diğerleri migren ve alerji gibi tekrarlayan sorunları yönetmeye yardımcı olur. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Gıda ve İlaç Dairesi bir ilacın reçetesiz satılacak kadar güvenli ve etkili olup olmadığına karar verir . Bu, sağlık bakımınızda daha aktif bir rol almanızı sağlar. Ancak hatalardan kaçınmak için de dikkatli olmanız gerekir . İlaç etiketindeki talimatları izlediğinizden emin olun. Talimatları anlamadıysanız, eczacınıza veya sağlık uzmanınıza danışın. Ayrıca, OTC ilaçları almanın hala riskleri olduğunu unutmayın Aldığınız ilaç diğer ilaçlar, takviyeler, yiyecekler veya içeceklerle etkileşime ilaçlar, belirli tıbbi rahatsızlıkları olan kişiler için doğru değildir. Örneğin, yüksek tansiyonu olan kişiler belirli dekonjestanları kişilerin belirli ilaçlara alerjisi vardırHamilelik sırasında birçok ilaç güvenli değildir . Hamileyseniz, herhangi bir ilaç almadan önce sağlık uzmanınıza ilaç verirken dikkatli olun . Çocuğunuza doğru dozu verdiğinizden emin olun. Çocuğunuza sıvı bir ilaç verecekseniz mutfak kaşığı kullanmayın. Bunun yerine bir ölçü kaşığı veya çay kaşığı ile işaretlenmiş bir dozaj kabı kullanın. Bir OTC ilacı alıyorsanız ancak belirtileriniz geçmiyorsa, sağlık uzmanınıza başvurun. OTC ilaçlarını etiketin önerdiğinden daha uzun veya daha yüksek dozlarda almamalısınız. Hangi Reçetesiz İlacı Alacağınızı Nasıl Seçersiniz?Jenerik ve Markalı Reçetesiz İlaçlar Arasındaki Fark Nedir?Bir OTC İlacı Almadan Önce Bilmeniz Gerekenler Nelerdir?Hangi Reçetesiz İlacı Alacağınızı Nasıl Seçersiniz? Uzun görünse de, tüm OTC seçimlerinize bakmak için zaman gerçekleri etiketini dikkatlice okuyun. İlacın hangi semptomları tedavi ettiğini sahip olduğunuz semptomları tedavi edecek bir ilaç arayın. Örneğin, sadece burun akıntısı varsa öksürük ve baş ağrısını da tedavi eden bir ilaç belirli sağlık sorunları olan kişilerde örneğin astım veya yüksek tansiyon sorunlara neden olup olmadığını kontrol varsa, aile doktorunuza veya eczacınıza sorun. Jenerik ve Markalı Reçetesiz İlaçlar Arasındaki Fark Nedir? İlaçlar hem marka adlarında hem de jeneriklerde gelir. Jenerik ilaçlar genellikle markalı ilaçlardan daha ucuzdur. Malzemelerin listesini karşılaştırın. Jenerik, marka adıyla aynı bileşenlere sahipse, kullanmayı düşünebilirsiniz. Çoğu zaman, bir jenerik ilaç markalı ilaç olarak sizin için de işe yarayacaktır. Hangi ilacı seçeceğiniz konusunda sorularınız varsa doktorunuza veya eczacınıza sorunuz. Bir OTC İlacı Almadan Önce Bilmeniz Gerekenler Nelerdir? Paketin üzerindeki ilaç bilgileri etiketini okumalı ve aldığınız her reçetesiz ilaçla ilgili aşağıdaki hususlara dikkat etmelisiniz İlacın adı jenerik adı ve marka adı.İlacın tedavi ettiği kadar alınmalı ve ne sıklıkla miktarda ilaç almak için hangi ölçüm cihazının varsa ne kadar süreyle almaya devam yan etkiler ve bunlarla karşılaşırsanız ne yapmanız talimatlar örneğin, yatmadan veya yemekle birlikte almak.İlacı alırken kaçınmanız gerekenler örneğin, alkol almak, başka ilaçlar almak veya belirli yiyecekleri yemek. Medlineplus, Over-the-Counter Medicines, 2016
Halife YALÇINKAYA/SİVAS, DHAOluşturulma Tarihi Aralık 05, 2007 1307SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servis Sorumlusu Yrd. Dç. Dr. Hakan Şevki Eren, son zamanlarda ilaç içerek intihara kalkışanların sayısında çok büyük artış olduğunu belirtti. Bunda en büyük etkenin, eczanelerde reçetesiz satılan ilaçlar olduğunu kaydeden Yrd. Dç. Dr. Hakan Şevki Eren şunları söyledi“İlaç zehirlenmelerinin çok önemli bir kısmı ecanelerden alınan reçetesiz ilaçlarla yapılmaktadır. Özelikle intihar amaçlı kulanılan ilaçların başında uyku ilaçları gelmektedir. Uyku ilaçlarının tamamının kesinlikle reçeteyle satılması gerekmektedir. Ancak bir çok defa uyarmamıza rağmen, bazı eczanelerimiz reçetesiz olarak bu ilaçları satmaya devam etmektedir.”İlaçla intihar girişimi vakalarında son zamanlarda çok artış görüldüğünü vurgulayan Yrd. Dç. Dr. Hakan Şevki Eren, “Acil servisimize ilaç zehirlenmesinden dolayı ayda ortalama 40 hasta gelmeye başladı. Konuyla ilgili Eczacılar Odası Başkanlığı ve Sağlık İl Müdürlüğü ile irtibata geçtik. Bu konuda bize yardımcı olmalarını istedik. Onların da bu konuda bize yardımcı olacakları inancındayım” dedi.
Nasıl bir insanda; sağlıklı ve fonksiyonel olabilmek için kandaki şekerin normal bir aralıkta olması gerekmektedir. 70-110 arası gibi. Tansiyonumuzda en çok 140/90 olmalıdır. Vucudumuzda, da stres belli bir aralıkta bulunur. Buna eustres yani normal, işlevsel stres denir. Dersini çalış-işe git diyen bize motivasyon sağlayan otonom sinir sistemimizin yönettiği OTOMATİK bir sistemdir. Vucudumuzu ve benliğimizi hayatta ve ayakta bırakacak olan ve asla susturulamayacak olan ALARM SİSTEMİMİZ. Bizler; ormandaki atalarımızın en atik, en korkak, en şühpeci, en cesur olanlarının torunlarıyız. Genlerimiz bu özellikleri bizlere aktardı. Çevresel koşullar günümüzde stres oranımızı artırıp kaygımızı yükseltmektedir. Kaygı, endişe, anksiyete, aynı duygu durumundan bahsediyor. Bazen iç çatışmalar bazende dış çatışmalar endişe doğurur. Distres fazladan endişe enerji kaybıdır. Vucut bilinçli amacına olduğu gibi bilinçsiz endişe kaygı ve öfkeyede enerji harcar. Kişide özgüven düşüklüğü ortalıkta tehlike olmasada “beceriksizim” gibi otomatik düşünceler, basit bir işlev ile luzumsuz alarm çalmasına savunucu bir tutunma ve uygunsuz yanıt vermeye sebep olur. Örneğin en küçük bir iş görüşmesinde son derece eğitimli bir gencin eli ayağı birbirine dolaşır ve performansını sergileyemez. Freud; açığa çıkamayan dürtüler anksiyete yaratır demiştir. Dürtüleri sürekli bastıran üst benlik ahlak vicdan benliği, kimliği, toplumsal itibarı korur ama endişe ortaya çıkar. Dürtüleri erteleme işini sonsuza dek yapamayız bir an önce çare bulunmalıdır. Yoksa sürekli bastırdığımız duygular sebebi ilede “kontrolumu kaybedersem” kaygısı yaşarız. Ayrılık anksiyetesi ilk doğumla oluşur. Sevgi ve yakınlık ile özgürlük ve bağımsızlık arasında seçim yapmakta zorlanan çocuk endişe başlar. Bazı olay ve dürtülerin sürekli olarak bilinçten uzaklaştırılması FARKINDALIĞIN KONTROL ALTINA ALINMASI yani SEÇİCİ DİKKATSİZLİK veya YER DEĞİŞTİRME ve ÇÖZÜLME disosiyasyon gerektirir. Örneğin öfkelendiğimiz kişinin adının unutulması veyahut eşine kızıp çocuğunu azarlayan anne, trevmatik bir olayı hatırlayamama gibi. Çocuklukta sık sık uzun süre anne ve babadan ayrılıklar yaşamış ve travmatize olmuş çocuklar büyüyünce anksiyete bozukluklarına adaydırlar. Koşullanmış anksiyete; çocukken yaşanılan travmaya benzer yaşantılar ve benzer duygular buyuyuncede anksiyete çağırır. Yaşamın anlamı; bizim ona yüklediğimiz anlamdır. Anksiyete yaratan OLAY DEĞİL, bizim olaylara yüklediğimiz anlamdır. Anksiyete-kaygı beynimizde çevrede değil. Beyin çekirdeğimiz AMİGDALA korku ve anksiyete kaynağıdır. Sağlıklı anksiyete üretici ve yaratıcı, çalışkan yapar. En bilinen anksiyete bozukluğu çeşidi panik bozukluktur. PANİK BOZUKLUKTA, çevresel patoloji çocuklukta çok fazladır. Çocukluk korkuları akranlarına göre daha fazladır. AGORAFOBİ uçağa metroya binememe, kalabalık yerlere girememe şeklinde gözlenen kaygı bozukluğu çeşididir. Korku yada anksiyeteye alt beynimiz saldır yada kaç komutu ile cevap verir. Bizlerde en iyi kaçanların torunları olduğumuz için endişeden kaçıp sığınağımıza evimize kapanıyoruz. GENELLEŞMİŞ ANKSİYETE BOZUKLUĞU; sürekli olarak iş, aile, çocuklar, gelecek üzerine KONTROL EDİLEMEYEN ve kişiyi işinden gücünden geri bırakan, 6 aydan uzun süren kaygı hastalığıdır. Kaygı bozuklukları grubuna toplumda konuşamama, yazamama, yiyeyememe gibi semptomlarla kendini gösteren SOSYAL ANKSİYETE sosyal fobi, örümcekten, yılandan, kediden, kandan, karanlıktan, böcekten, yükseklikten korkan, ÖZGÜL FOBİ bozukluğu denir. Kaygılarını bedenleriyle ifade eden SOMATİZASYON, HİPOKONDRİYASİZ bozuklukları kültürümüzde yaygın görülen hastalıklardır. Anksiyete kaygı bozukluğunu taklit eden bedensel hastalıklar hipertiroidi hipotiriodi tiriod hormonların düşmesi veya yükselmesi yani guatr hastalığı, kalp mitral kapakta çökme MVP, kan şekerinin düşük olması, alkol ve madde yoksunluk dönemleri, kalbi besleyen damarlarda daralma ve tıkanma kroner arter hastalıkları, feokromasitoma gibi böbrek üstü bezi hastalıkları bazı beyin hastalıklarıdır. Bedensel hastalıklar; kaygıyı çağırır, kaygı bedensel hastalığı prognoz gidişini bozar psişik problemler uzun vadade psikosomatik hastalıklara dönüşür astım, ülser, egzama, kolit, adet düzensişzlikleri gibi kaygılı kişer fiziksel ağrılarında daha yüksek hissederler. Özellikle erkekler kaygılarını; öfke, şiddet, alkol, madde, sigara, kumar, aşırı cinsellik masturbasyon ile ifade edebilirler. Bazende iş kolik olurlar. Kadınlarda kaygılarını; çok konuşma kavga, ağlama nöbetleri, aşırı alışveriş, sigara alkol, artmış yada azalmış cinsel aktivite, fazla yemek, internet bağımlılığı şeklinde ortaya koyabilirler. Son söz kaygı; bedensel, ruhsal, ekonomik, işte, evde, ailede kayıptır ve tedavi edilmelidir. Panik Bozukluk Panik atak, bir semptomdur; tıpkı başağrısı gibi nasıl başağrısı, migrenin, beyin tümorunun, sinüzitün belirtisi olabileceği gibi panik atakta paranoid bozuklukta şizofrenide travma sonrası stres bozukluğunda vs. pekçok psikiyatrik hastalıkta bir semptom olabilir. Panik bozukluğu bir hastalıktır. panik ataktan ayıran tanı kriteri beklenti anksiyetesinin olması ve tekrarlanmasıdır. Beklenti anksiyetesi, yeni bir panik atak beklentisi ve kaygısıyla panik ataklar yaşamaktadır. Panik bozukluk, panik atağa göre iyileşme süreci daha uzun ve daha kronik olabilmektedir. Panik atakta beklenti anksiyetesi yoktur. Panik bozukluk, bir anda ortaya çıkan, ani patlamalar ile bir başlangıç göstermektedir. Hastanın sonraki ataklarla ilgili beklenti endişesi yaşayıp agorafobili kaçınma davranışı sergileyebildiği bir bozukluktur. Panik bozukluk, birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlara başvuran hastalar arasında sıkça görülmektedir. Dünya Sağlık örgütünün yaptığı uluslararası bir araştırmada ICD-10’a göre panik bozukluğunun birinci basamak sağlık kurumlarında başvuran hastalar arasındaki yaşam boyu prevalansı %3,4 ortaya çıkmıştır Wiley, 1995. Panik bozukluğu hastaları, genelde dâhiliye ve kardiyoloji gibi diğer kliniklere sık başvururlar. Kardiyoloji uzmanlarına başvuran hastaların %16’sının, hiperventilasyon şikâyetleri nedeniyle hastaneye başvuranların yaklaşık %35’inin panik bozukluğu tanısı aldığı ortaya çıkmıştır Dunitz, 1999. Panik bozukluğu daha sık 17-30 yaşlar arası ortaya çıkmaktadır. 45 yaş sonrası ortaya çıkması nadirdir. 45 yaş sonrası hastalarda daha çok biyolojik bir rahatsızlık panik atağı ortaya çıkarmaktadır. Bu durum uzman bir psikiyatri tarafından değerlendirilecektir. Panik bozukluk erkeklere oranla kadınlarda daha sık ortaya çıktığı belirlenmiştir. Panik atakları ortaya çıkmaları konusunda farklılık göstermektedir. Durumsal bir belirti olmadan ortaya çıkan panik atakları, “beklenmedik” panik ataklarıdır. Belli bir duruma maruz kalmakla ortaya çıkan “durumsal yatkınlık gösteren” panik atakları olarak tanımlanmıştır. Diğer bir panik atak tipi ise durumsal bir uyaranla karşılaşılmasının sonrasında ortaya çıkan “durumsal” panik ataklarıdır Tükel, 2002; 1. Panik Bozukluğunun Belirtileri Panik bozukluğunun iki şekilde belirtilerini sıralayabiliriz Fiziksel belirtileri çarpıntısı, kalp atım sayısının hissedilmesi ve yüksek rakamlara ulaşması, ağırlık hissi, daralması, basınç ve ağrı hissi, hissi, dönmesi ve düşecekmiş gibi olma, vücutta dengesizlik, kararması, tansiyon yüksekliği ısısının düşmesi veya yükselmesi, özellikle kulak ve yanaklarda sıcak basması, aşırı titreme, bir şey çöküyor hissi, terleme, veya ishal, kuruluğu, yumruk hissi, hislere kapılma, düşünememe, felç olma hissi, Panik bozukluğun ruhsal belirtileri, temel korku ölüm olmak üzere aşağıdaki duygular şeklinde sıralanabilir krizi geçiriyorum, kaçırmak üzereyim, kaybedeceğim, alamayacağım ve öleceğim, geçiriyorum, çok yükseldi, beyin kanaması geçireceğim, sayma, dakikada 80 üzeri ve 60 altında kalp atışında korkuya kapılma, tansiyon hastası veya kalp hastası olduğunu düşünme, Agorafobi Yapılan bazı araştırmalarda panik bozukluğunda agorafobinin, panik ataklarla birlikte seyrettiği ileri sürülmektedir. Bugün psikiyatri tanı kriterleri içerisinde, agorafobi olmadan da panik ataklarının olabileceğidir. Panik bozukluğu tanısı alan hastaların birçoğunda kaçınma davranışları eşlik etmektedir. Panik atak esnasında kaçmanın mümkün olamayacağını veya yardım alamayacağı yerlerden kaçınma davranışında bulunmaktadır. Agorafobisi olan hastaların kaçınma gösterdikleri durumları şu şekilde belirtilebilir Alışveriş merkezleri, metro, metrobüs, köprüler, vapur, trafikte kalma, uçak yolculuğu, uzun otobüs yolculuğu, kuaföre gitme, hastaneye gitmeme, tansiyon ölçtürmemek, semt pazarlarında dolaşamamak, kalabalık caddelerde kaçınma gibi kaçınma davranışları sergilerler. Bazı insanlar için agorafobi çok hafif bir durumdur; örneğin, yalnızca uçak seyahatlerinde panik atakları yaşayacaklarından korkabilirler; bazılarında ise kaçınma davranışı görülmemektedir. Bazı hastalarda ise agorafobi çok ağır geçmekte, kişinin evden dışarı çıkmasını bile etkileyebilmektedir. Panik bozukluğu olan çoğu hasta, bu iki durumun karışımını yaşamaktadır Köroğlu, 2006; 15. Panik atakta tanısı almış hastalarda agorafobi %50 ile %70 oranında görülmektedir. DEPAM’ın 5000 kişi üzerinde yaptığı bir araştırmada, panik bozukluk hastanın yüzde 65’inde agorafobi saptanmıştır Kaya, 2010; 112. Panik Atakları ile Agorafobi İlişkisi Panik bozukluk ile agorafobi ilişkisi hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Panik bozuklukta agorafobi eşlik ediyorsa genelde tedavi daha uzun ve zor olmaktadır. Yapılan birçok araştırmaya göre; panik atakla beraber agorafobi olmayanların daha kısa sürede tedaviye yanıt verdikleridir. Yunanca bir kelime olan agorafobi merkezi veya toplantı yeri anlamına gelen “agora” kelimesinden türetilmiştir. Agorafobi, yıllarca birçok yazar tarafından açık alan korkusu olarak tanımlanmıştır. Bu tanımın, klinik olarak yanlış olduğu belirlenmiştir. Marks, agorafobinin toplu kalabalık alanda bulunma yerlerinden korkma olarak tanımlamıştır. Agorafobiyi dış uyaranlara bağlı, fobik bir hastalık olarak belirtmiştir Marks, 1970; 538-553. “Klinik gözlemler, agorafobinin toplu bulunulan yerlerde olmaktan korku kadar, psikolojik güvenlik sağlayan, alışık olunan çevre ve insanlardan uzak olmaktan korkuyu da kapsadığını ortaya koymaktadır. Gerçekten de, agorafobiklerin kolayca “güvenli bölgelere” ev, alışık olunan çevre vb. çekilmelerinin mümkün olmadığı durumlardan korkma eğilimleri dikkat çekicidir Tükel, 2002; 2.” Beklenti Anksiyetesi İlk panik atak sonrası hastaneye taşınan hasta, daha sonrası için gergin ve kaygılıdır. Hasta aynı şekilde yeni bir atak geleceği kaygısı içinde sıkıntı içindedir. Bu kaygılı bekleyişe, “beklenti aksiyetesi” denir Kalyoncu, 2011. Hastalar, atak sonrası ortaya çıkabilecek sonuçlar hakkında yoğun kaygı yaşarlar. Beklenti anksiyetesi sonucu gelişen huzursuzluk, kaygı ve yeni bir panik korkusu; hastada yeni bir panik atak geçirme riski ortaya çıkarmaktadır Tükel, 2012. Beklenti anksiyetesinin 3 öğesi vardır bir panik atak geleceği kaygısı olan endişeli bekleyiş, yoğun olumsuz düşünceler. panik atak geçireceğim, yine savunmasız kalacağım. bekleyiş eğilimi bedensel belirtilere odaklanma. Epidemiyoloji Panik bozukluğu yaşam boyu yaygınlığı %0,7-2,0 olarak bulunmuştur. Panik bozukluğu sıklıkla 17-30 yaş arasında çıkmakla birlikte daha sonraki dönemlerde de başlayabilmektedir Tükel, 1997 s, 12. Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülmektedir Kalyoncu, 2011 s, 94. Yapılan bazı araştırmaların bulgularına göre panik bozukluk hastası çocuk ve ergenlerin %18 on yaşından önce panik atak belirtileri başladığı verilerle ortaya çıkmıştır Gökler, 2005; 83-91. On ile on yedi yaşlarında örneklemlerle yapılan bir çalışmada ise panik bozukluk yaygınlığı %0,6 ortaya çıkmıştır Aysev ve Taner, 2007. Eştanı Tanı Eşlik Eden Psikopatolojiler Panik bozukluğu, diğer psikiyatrik rahatsızlıklarla birlikte sık olarak görülmektedir. Diğer anksiyete bozuklukları, fobiler ve depresyon, popülâsyona göre panik bozukluk hastalarında daha fazla görülmektedir Aysev ve Taner 2007. Panik bozuklukta depresyon % 50–65, yaygın anksiyete bozukluğu% 25, sosyal fobi % 15–30, özgül fobi % 10–20, obsesif-kompulsif bozukluk %10–20, Panik bozukluğundaki atakların bir anda ortaya çıkması, diğer hastalıklarda olan bulguların olmayışı, panik bozukluğunu diğer psikiyatrik rahatsızlıklardan ayırmaktadır Tural, 2012 s, 19. Etiyoloji Psikanalitik Görüş Psikanalitik kuramlar, panik atakların anksiyete uyarıcı dürtülere, karşısında başarısız bir savunmadan dolayı ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Agorafobinin ortaya çıkmasında çocukluk döneminde yaşanan ebeveyn kaybı ve ayrılık kaygısının önemi belirtilmektedir. Toplumsal yaşam içinde yalnız kalmak ve terkedilme kaygısı, çocukluk kaygılarının tekrar ortaya çıkmasına yol açar. Çocukluk dönemi ayrılık anksiyetesinin tekrar ortaya çıkması nedeniyle bastırma, yer değiştirme, kaçınma gibi bazı savunma mekanizmaları devreye girmesine neden olur. Çocukluk döneminde yaşanan ayrılık kaygısı çocuğun gelişmekte olan sinir sistemini etkileyebilir. Gelişme döneminde etkilenen sinir sistemi, yetişkinlikte kişiyi anksiyeteye yatkın hale getirebilir. Nöröfizyolojik zemin üzerine, çevresel faktörler ve stres etkileşimi sonucu panik ataklar ortaya çıkabilmektedir Kaplan ve Sadock, 2004. Biyolojik Etkenler Panik bozukluğun biyolojik etkisi üzerine yapılan araştırmalarda, limbik sistem beklenti anksiyetesi üzerinde etkisi olduğu belirtilmekte, beyin sapı locus seruleus noradrenerjik nöronları ve orta raphe çekirdeğinin serotonerjik nöronları, prefrontal korteks fobik kaçınma ortaya çıkmasından olasılıkla sorumluğu üzerine odaklanmıştır Kaplan ve Sadock, 2004; 189-219. Bu araştırmaların sonuçları göstermiştir ki; panik bozuklukta, biyolojik nedenler son derece önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Genetik Çeşitli araştırmalar sonucu panik bozukluğun, genetik yatkınlığın temel teşkil ettiği çevresel koşulların ve genetik yatkınlığın etkileşimi sonucu ortaya çıktığı savunulmaktadır. Az olmakla birlikte ikizler üzerinde yapılan çalışmalarda, panik bozukluğu gelişmesinde genetik etkenlerin rolünü desteklemektedir Tükel, 1997. Öğrenme kuramları İnsan yaşamında öğrenme, yaşamın kendisi olup; yaşadığı deneyim ve bilgilerin sonucudur. Bazen olumlu öğrenmelerin tersi olan olumsuz öğrenmelerin oluşturduğu yanlış uyaranlar, bizi panik bozukluk hastalarını atak yaşamasına yol açmaktadır. Panik bozukluğun yaşattığı yanlış uyaranlarla olumsuz düşünce ve duyguların etkisi altına gireriz. Öğrenilmiş çaresizlik, panik bozuklukların tedavisi önünde büyük bir engeldir. Seligman’nın yaptığı deneylere dayanarak insandaki panik bozuklukların, depresyonların, fobik ve obsesif-kompulsif bozuklukların zemininde öğrenilmiş çaresizlik durumu olduğunu belirtmektedir Köknel, 2007; 47. Panik bozuklukta var olan, öğrenilmiş çaresizlik hastanın sürekli kaygı ve korku yaşamasına neden olmaktadır. Hasta, bu çaresizliğin farkında olmayabilmektedir. Bilişsel Model Bilişsel kurama göre; panik bozuklukta temel anahtar, felaketleştirme senaryolarıdır. Yaşanan ilk panik ataktan sonra hastalar, bilişsel çarpıtmalar yapmaktadır. Clark’a göre, panik bozuklukta yaşanan bedensel belirtiler felaketleştirici biçimde yorumlanması örn. kalp çarpıntısını kalp krizi olarak yorumlaması panik atakları ortaya çıkarmaktadır Tural, 2012. Panik bozuklukta bilişsel çarpıtmalar bir kısır döngü yaratmaktadır. Bu kısır döngü hastayı daha da kaygılı yapmakta, yeni panik atakları yaşamasına neden olmaktadır. Erken Yaşam Olayları Panik bozukluk hakkında yapılan bazı araştırmalar, erken yaşam dönemlerinde ebeveyn kaybı, cinsel taciz ve tecavüz, fiziksel kötü davranmalar gibi olaylar etkili olduğu belirtilmektedir. Bir çalışmada, panik bozukluk tanısı alan hastalarda %8’inin cinsel, %12’sinin fiziksel kötü davranıldığı ortaya çıkmıştır Breier et al. 1985; 787-797. Ayrılık Anksiyetesi Panik bozukluk hastalığın oluşumunda, çocukluk döneminde yaşanan ayrılık anksiyetesinin etkili olduğu ileri sürülmektedir. Panik bozukluk tanısı almış hastalar üzerine yapılan bazı araştırmalarda, çocukluk dönemi ayrılık anksiyetesi yaşadıkları ortaya çıkmıştır Aysev ve Taner, 2007. Stresli Yaşam Olayları Panik bozukluk tanısı almış hastalar üzerinde yapılan bazı araştırmalar sonucunda, panik bozukluk başlangıcının öncesinde hastaların stresli ortamlarda bulundukları ortaya çıkmıştır. Bu stresli yaşam olayları, hastalığın başlamasına zemin hazırlamaktadır. Bu çalışmaların birinde hastaların yaklaşık 2/3’ünde, hastalık başlamadan önceki 6 ay içerisinde stresli durumlar yaşadıkları ortaya çıkmaktadır Breier et al. 1985; 787-797. Çalışma sonuçlarına göre; görülen stresli yaşam olayları, yakın birinin kaybı %17, iş yaşamı ile ilgili sorunlar %17, sevilen kişiden ayrılma %14 gibi sonuçlar çıkmıştır Tükel, 2014 s, 4. Bu olumsuz stresli yaşam olayları, gelişebilecek panik bozukluk için psikolojik ve norobiyolojik zemin olduğu belirtilmektedir Sevinçok ve Akoğlu, 2001; 215-227. Kişi için var olan sorunlar, yoğun çalışma ya da günlük ortaya çıkan problemler; hastanın panik atağını tetikleyebilmektedir. Bu sonuç, günlük olumsuz durumlardan kaçınma eğiliminin ortaya çıkmasına neden olur. Bu kaçınma davranışı agorafobiden farklıdır. Bu davranışlar daha çok “zarar görmekten kaçınma ” eğilimi olarak dikkate alınabilir Onur vd. 2004; 215-227. Genetik yatkınlık ve stresli durumların yaşanması sonucunda panik bozukluğu tanısı almış hastaların, anksiyete, depresyon ve somatizasyon gibi eş tanıların görülme oranı yüksektir Sevinçok ve Akoğlu, 2001; 215-227. Gelişimsel Kuram Psikiyatrist ve Psikanalist John Bowlby tarafından bu kuram geliştirilmiştir. Anksiyetenin tanımı için, içgüdüsel dürtülerin önemine dikkat çekmiştir. En önemli içgüdü, bağlılık olduğunu belirtmiştir. Bağlılık ve kaybetme durumu, anksiyeteyi ortaya çıkartır. Anksiyete, korkunun da içerisinde olan karmaşık bir durumdur Kaya, 2010; 110. Hastalığın Seyri Panik bozuklukta hastalığın seyri; hastanın tedaviye uyumu, ilaç artı psikoterapi seçimi, diğer yardımcı tedavi seçeneklerinden faydalanması şeklinde hastadan hastaya farklılık gösterebilmektedir. Panik bozuklukta başlangıç yaşı genellikle 17-30 yaş arası olmakla birlikte daha sonraki dönemlerde de ortaya çıkabilmektedir. 45 yaş ile çocukluk dönemi başlaması çok nadirdir. Panik bozukluk tekrarlayabilen ve süreklilik gösterebilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır Kaplan ve Sadock 1995; 1998; 594-602. Yapılan bazı çalışmalarda ortalama bir iki yıl arası %25- %72 oranında iyileşme, beş yıl on yıl arası %10-30’unda tam iyileşme sağlandığı ortaya çıkmaktadır Altıntaş, 2006; s, 16. Panik bozukluk ile birlikte agorafobi olgusu varsa, kaçınma davranışları oluşacağından dolayı agorafobisi olmayanlara göre hastalık daha şiddetli ve daha uzun sürmektedir. Agorafobiden görülen kaçınma davranışları, tedaviyle zamanla azalsa bile panik atakları devam etmektedir. Panik bozuklukla birlikte eştanılı depresyon olgularında, hastalık daha uzun dönem sürmekte, anksiyeteyle birlikte daha şiddetli belirtiler, daha sık fobik kaçınmalar ve panik ataklar geçirdiği gözlenmiştir Noyes, et al. 1990; 809. Panik bozuklukta yaşam kalitesi bozulmuştur. Hastalar düşünce, duygu ve davranışlarda birçok olumsuzlukla karşı karşıyadır. Bu olumsuz süreç hastanın mali durumunu, iş yaşamını, aile ilişkilerini etkilemekte; hastanın bozulan yaşam kalitesi, toplumsal işlevselliğini de bozmaktadır. Panik bozukluk tanısı almış hastalar, bedensel belirtiler nedeniyle sağlıkla ilgili son derece ciddi kaygılarla baş başa kalmaktadır. Panik esnasında yükselen tansiyonu ile ilgili beyin kanaması geçireceği kaygısı ve genç yaşta hipertansiyon hastası olduğunu, kalp hastası olduğunu veya her an kalp krizi sonucu öleceği kaygısıyla yaşamaktadır. Hastalığın tedavisi sonrası, büyük oranda iyileşme sağlanmakla beraber yaşamın sonraki evrelerinde panik bozukluğun yenilemesi söz konusu olmaktadır. Hatta bazı hastalarda ömür boyu ilaç kullanımı da olabilmektedir. Ayırıcı Tanı Hastalara panik bozukluk tanısı konulmadan önce mutlaka ayırıcı tanı yapmak son derece önemlidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar göstermiştir ki birçok hastada bedensel rahatsızlıklar sonucu panik ataklar gelişebilmektedir Köknel, 2004; s, 154. Panik bozukluk aşağıda belirtilen bazı bedensel ve ruhsal hastalıklarla karıştırılabilmektedir Fiziksel Hastalıklar Ayırıcı Tanı Kesilme sendromu alkol, benzodiazepin, barbitürat entoksikasyon alkol, benzodiazepin, amfetamin, kafein,kokain menopoz, anemi. Endokrin hastalıklar Hipertiroidi, hipoglisemi, feokromositoma, hipoparatiroidi, cushing hastalığı. Kalp hastalıkları Paroksismal supraventriküler taşikardi, anjine pektoris, mitral valv prolapsusu Göğüs hastalıkları Bronşiyal astım, pulmoner emboli, kronik obstrüktif akciğer hastalığı Nörolojik hastalıklar Geçici iskemik atak, parsiyel kompleks nöbetler, migren. Panik atağına neden olan psikiyatrik bozukluklar Depresyon, agorafobi, yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, alkol-Madde kullanım bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, manik depresif bozuklukbipolar hastalık, bazı Şizofrenik rahatsızlıklar, somotoform Bozukluk, hipokodriasis hastalık hastalığı. Panik Bozukluk Tedavisi Panik bozukluk tanısı almış hastaların yaşadıkları panik atakların bedensel belirtileri, agorafobi kaçınma davranışları hasta için katlanılamaz kaygı durumuna neden olmakla birlikte hastaların yaşam kalitelerini etkilemektedir. Panik bozukluk günümüzde tedavisi çok kolay yapılabilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Bu tedavi biçimi uzman bir hekimin takibi ve hastanın tedavi sürecine uyumuyla hasta için gerekli iyileşme sağlanana kadar sürmektedir. Aşağıda panik bozuklukta kullanılan tedavi yöntemleri açıklanmıştır İlaç tedavisi Panik bozuklukta yaşanan kaygı ve ataklar sonucu oluşan rahatsızlık için ilaç tedavisi agorafobi kaçınma kavranışları, depresyon, obsesif-kompulsif gibi nevrozlarda da kullanılan psikotrop ilaçlardır. Bu ilaçlar merkezi sinir sistemini etkileyen, rahatsızlık nedeniyle bozulan davranışları düzelten ve kişinin işlevselliğini, dış dünyayla bozulan uyumunu düzeltmektedir. Bu ilaçlar yeni davranış ve beceri kazandırmayıp bireyde var olan davranış ve becerileri yeniden düzenlemektedir Köknel, 2007; 65. Antidepresanlar Panik bozukluk hastalarında kullanılan ilaçlar antidepresanlardır. Antidepresanlar çok uzun yıllardır diğer psikiyatrik rahatsızlıklarda da kullanılan ilaçlardır. Bu ilaç grubu panik bozuklukta GÜVENLE kullanılmaktadır. Panik bozukluk hastalarında depresyon belirtileri olsun ya da olmasın panik ve kaygının tedavisinde istenilen sonucu gösterebilmektedir Köroğlu, 2006; 117. Kaygı giderici ilaçlar Kaygı bozuklukta kaygı giderici için verilen ilaçlar benzodiazepin kümesi ilaçlardır. Ülkemizde kullanılmakta olan ilaçların bazıları şunlardır Alprazolama diazepam ve klonazepam gibi ilaçlardır Köroğlu, 2006; 120. Psikoterapiler Psikoterapinin geniş anlamı düşünce, duygu ve davranışları, hekim hasta ortak işbirliği kurularak değiştirme ve iyileştirme olarak tanımlanabilir Öztürk, 2008; 685. Hastaların bir uzman tarafından tanı ve ruhsal durumları değerlendirilerek piskanalitik, bilişsel, davranışçı ve hümanist yaklaşımlar olmak üzere farklı psikoterapiler uygulanabilmektedir. Genelde panik bozukluğu ve diğer kaygı bozuklukları anksiyete bozuklukları için bilişsel-davranışçı terapilerin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu yaklaşımın panik bozuklukta ilaç tedavisine ek olarak uygulandığında başarılı sonuçlar elde edildiği ortaya çıkmaktadır. Panik bozuklukta psikoterapi, özellikle bilişsel-davranışçı yaklaşım ilaç tedavisine ek olarak uygulanması, hastaların iyileşme süresini kısaltmakta ve kalıcı sonuçlar elde etmek için son derece önemlidir. Panik bozukluk tedavisinde, psikoterapinin önemi şu şekilde ifade edilebilir Beyninizi bir bilgisayar olarak düşünün ve bu bilgisayarı kullanmak için klavyeye ihtiyaç vardır. Klavyede hangi tuşa basılırsa, bilgisayar o işlemi yapacaktır. Psikoterapist, burada klavyedeki panik tuşunun önemini hastaya belirterek bu tuşun beyin üzerindeki etkisini anlatır. Olumsuz düşünce; olumsuz duyguyu tetikler, tetiklenen olumsuz düşünce ve duygu somatik belirtileri ortaya çıkarır. Böylece işlem panik atakla son bulur. Panik bozukluk tedavisinde uygulanan psikoterapi, klavyede panik tuşuna basılarak yapılan yanlış işlemin sonuçları; olumsuz düşünceleri, duyguları ve davranışları düzeltmeyi amaçlar. Beyninizi bir bilgisayar olarak düşünürseniz, psikoterapi; bilgisayarınızı resetler, klavyedeki tuşları, işlemleri öğretmeyi ve uygulamayı amaçlar. Panik bozukluk için çok kabaca “korkuda korkma” hastalığı diyebiliriz. Korku; tüm canlılar gibi insanları hayatta bırakmak için beynimize kodlanmış bir duygudur. Korkmamak hiçbir insanın elinde korkarız sonra aklımız başımıza gelir. Önce öfkeleniriz veya kaygılanırız veya aşık oluruz sonra aklımız başımıza gelir. Beş duyumuz aldığı bilgileri önce alt beyne gönderir ondan sonra beyin kabuğuna gider ve değerlendirilmeye alınır. Bu arada geçen mesafede bu duyguları hissetmememiz mümkün değildir. Bizi insan yapan beyin kabuğumuz cortex önceki bilgi, deneyim, otomatik düşünceler gibi pek çok şeyi göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar korkuya son verir veya devam ettirir. Korkunun vucuttaki fizyolojik belirtilerini oluşturan sempatik sistem bilinçten ve cortexten bağımsız çalışan bir alarm sistemidir. Bu alarm sisteminin öyle hayati bir fonksiyonu vardırki kapatılamaz. Ama fizyolojik alarmı susturan parasempatik sistem cortexe bağlı çalışır. Yani korkmak elimizde değil ama korkuyu yönetmek, korkunun üzerine gitmek bizim algıladığımızı doğru değerlendirmek elimizdedir. Bilişsel davranışçı terapi; otomatik düşüncelerimizi gözden geçirmek, kaçınma davranışını üstüne gitme maruz bırakma gibi yöntemlerle panik tedavisinde çok etkilidir. Relaksasyon egzersizi gevşeme öğretilerek parasempatiğin vucuduğumuzda yaptığı rahatlatıcı etkiyi, alt beynimize öğretebiliriz. Tüm bunların iyi bir psikiyatrik ve psikoterapötik yardımla olacağı muhakaktır. Kendiliğinizden okuyacağınız bir kişisel gelişim kitabıyla işin içinden çıkamazsınız kafanız daha çok karışabilir. Bir sivilceyi parmağınızla yaraya dönüştüreceğiniz gibi panik atağınızın panik bozukluğa dönüştürebilirsiniz. Yine alt beynimizin strese cevabı “savaş yada kaç” bazende don kal reaksiyonudur. Panikte daha çok kaçınma reaksiyonu sonucu agorafobi gelişir. En son halde evden çıkamayan hastaları enderde olsa eve gidip değerlendirdiğimiz olmuştur. Paniğe bazen ilaç kullanma korkusu da ilave olurki ilk ilaçlarını doktor kontrolu altında alırlar. İlaçlarlada ilgili birkaç şey eklemek isterim. Hekim kontroluyle verilen antidepresan ve anksiyolitiklerden korkmayın. Doğru doz ve doğru süreyle kullanılırsa ilaçlar dermandır. Yiyecekleri bile doğru almassak bizim için zehire dönüşebilirler şeker, tuz, beyaz un, nişasta… İlaçların ilk önce yan etkilerini görmeniz sizi şaşırtmasın ağız kuruluğu, sedasyon, kabızlık, terleme vs. gibi bunlar tehlikesiz, istenmeyen yan etkilerdir. Hayatınızı engelliyorsa hekiminize başvurun size çözüm önerecektir. Özellikle antidepresanların etki göstermesi için 6-8 haftaya ihtiyaçımız vardır. Ama 2-3 haftada doğru yolda ilerlediğimizi farkeder iyileşme ışığını görürüz. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Kaygı Giderici Anksiyolitik Olarak Kullanılan İlaçlar Yeşil Reçete İle Satılan Benzodiazepin Grubu İlaçlar Tedavi için önerilen dozların 10-15 kat yüksek dozlarında bağımlılık yaparlar. Diazepam Diazem, Nervium, Spazmo-Valibrin Alprazolam Xanax Klonazepam Rivotril Lorazepam Ativan Klordiazeposid Librax, Librium, Klipaks Yeşil Reçete İle Satılmayan Ancak Kaygı Giderici Etkisi Onlar Medazepam Tranko-Buskas
reçetesiz satılan kaygı giderici ilaçlar