🎮 Yeni Doğan Bebekte Beslenme Sorunu
9gztNkS. 0-6 Aylık Yenidoğan Bebek BeslenmesiAnne SütüAnne Sütü İçeriğiKolostrumGeçiş SütüOlgun SütEmzirmenin Bebeğe FaydalarıEmzirmenin Anneye FaydalarıYenidoğan Emzirme Sıklığı Nasıl Olmalı?Yenidoğan Bebeklerde Kilo Alımı Nasıl Olmalıdır?Anne Sütü Alan Bebeğe Su Vermek Gerekir mi?Anne Sütü Nasıl Saklanmalı? Herkese merhaba! Doğumdan sonra ilk altı ay süresince bebeğin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarını tek başına mükemmel bir şekilde karşılayan anne sütü, anne ve bebek bağının kurulmasında önemli rol oynar. Bebeğin ilk altı ay tek başına anne sütü ile beslenmesi, altıncı aydan sonra ek besinlerle birlikte anne sütü ile beslenmenin devam etmesi ve emzirmenin iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesi bebeğe sayısız faydalar sağlar. Anne sütü ile beslenmenin yararları sadece anne sütü ile beslenme süreci ile sınırlı kalmayıp, ileri yaşam sağlığı üzerine önemli oranda olumlu etkileri vardır. Bu nedenle sağlıklı yaşamın temellerinin atılmasında anne sütü ile beslenmenin önemi tartışılamaz. Anne Sütü Anne sütü; enerji, protein, yağ, karbonhidrat ve diğer elzem besin öğelerinin tümünü bir arada bulunduran bebekte büyüme ve gelişmeyi sağlayan, biyoyararlılığı yüksek, sindirimi kolay benzersiz bir sıvıdır. Anne sütü bir mucizedir, bir damla anne sütü bile bebeğiniz için çok değerlidir. Sevimli Bilgi! Her annenin sütü bebeğine özeldir. Bebeğinizin erken ya da geç doğmuş olmasına, kilosuna, sindirim sisteminin kabul edebileceği yağ ve protein miktarına, hatta hangi protein ve yağ oranına ihtiyaç duyduğuna bağlı olarak mucizevi değişiklikler gösterebilir. Anne sütü, bebeğiniz için en önemli, en uygun besindir. Her zaman taze, temiz ve bebeğe verilmeye hazırdır; bu yüzden emzirme ucuz ve basit bir yöntemdir. Üretilen en sağlıklı besin dahi anne sütünü taklit edilebilecek yapıda geliştirilemez. Dikkat! İlk altı ay bebeklere verilebilecek en ideal besin anne sütüdür. Anne Sütü İçeriği Kolostrum Doğumdan hemen sonra, ilk 1-5 gün içinde salgılanan süte kolostrum denir. Rengi sarımsıdır. Yüksek miktarlarda protein içerir, yağ ve karbonhidrat içeriği olgun süte göre daha azdır. Bebeği bakteriyel ve viral hastalıklardan koruyan protein, yağda çözünen vitaminler, mineraller ve antikorlardan yüksektir. Kolostrum bebeğin gastrointestinal sistemini immunoglobulinler ile mukozal bir tabaka oluşturarak kaplar. Bebeği dış ortamlardan gelecek mikroorganizmalara karşı korur. Mekonyumu ilk kaka temizler. Sarılığın önlenmesini kolaylaştırır. Antikor içeriği ile bebeği enfeksiyon ve allerjilerden korur. Geçiş Sütü Doğumdan sonraki 6-14 günlerde salgılanan süttür. Kolostruma göre daha fazla miktarda yağ, laktoz, vitamin ve daha fazla kalori içerir. Bu dönemde göğüsler daha büyük daha sıkı hale gelir ve rahatsız edici bir şekilde ağrılı olabilir. Bebeği düzenli olarak emzirmek rahatsızlık hissini azaltacaktır. Olgun Süt Doğumdan sonraki 15. günden laktasyonun sonuna kadar salgılanan süttür. Olgun süt daha incedir ve geçiş sütünden daha fazla su içerir. Bebeğiniz büyüdükçe sütün içeriği değişir. Bebeğiniz ek besinlere başladığında ise sütün miktarı değişir. Emzirmenin Bebeğe Faydaları Sağlık yönünden akut ve kronik hastalıkların riskini azaltır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Anne-bebek ilişkisini kuvvetlendirir. Konuşmayı geliştirir. Görme keskinliği daha fazla olur. Anne sütünün tadı zaman zaman değişerek bebeğin tatları tanımasını sağlar. Bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur. Dikkat azlığı sendromu, ilgisizlik gibi olgularda anne sütü alımı önem kazanmaktadır. Çene diş gelişimini iyi yönde etkiler. Anne sütü alan bebekler daha uysal ve stressiz olurlar. Büyüme faktörleri, organ ve doku olgunlaşmasını sağlar. Yapılan araştırmalarda, anne sütünün bebeğe sağladığı yararlar sadece aktif beslenme süreci ile sınırlı kalmayıp, yetişkinlik dönemindeki sağlığı üzerinde de olumlu etkileri bulunmaktadır. Anne sütünün yetişkin dönemdeki kardiyovasküler hastalıklarda hiperkolesterolemi, arterioskleroz, hipertansiyon gibi, obezitede, metabolik sendromda, alerjik hastalıklarda, kanserde, otoimmün hastalıklarda ve bilişsel gelişimde olumlu etkilerinin olduğu belirtilmektedir. Emzirmenin Anneye Faydaları Emzirme, göğüs kanseri, over kanseri endometrium rahim için tabakası kanseri ve meme kanserine yakalanma riskini azaltır. Emzirme, anneyi ileride ortaya çıkacak kemik erimesinden osteoporozis korur. Emzirme, uterusun eski haline dönmesine yardımcı olur, anneyi aşırı kan kaybından ve anemiden korur. Emziren annelerde endometrozisin ilerleme hızı daha düşüktür. Emzirme kilo vermeyi kolaylaştırır. Emzirme, kadının günlük enerji gereksinimi yaklaşık 500-600 kalori arttırır. Sağlıklı ve doğru beslenen anne, emzirme sırasında enerji harcadığından ve süt üretimi için yağ dokusu kullanıldığından daha kolay ağırlık kaybederler. Rahim gebelikte büyür ve küçülmesi için mucize gerekir, bu mucize emzirmedir. Emzirirken oksitosin hormonu salgılanır ve oksitosin düz kaslarda kasılma sağlayarak rahmin küçülmesine yardımcı olur. Emzirme ile doğumda kaybedilen demir depoları daha kısa zamanda tekrar doldurulur. Annenin şeker hastalığı var ise emzirdiği sürece günlük insülin ihtiyacı daha düşük olur. Annelik duygusunun gelişmesine yardımcı olur. Emzirme, anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir. Emzirmek anne için doğal bir sakinleştiricidir. Emziren anne hangi markanın daha besleyici olduğunu araştırmasına gerek kalmaz. Anne sütü hiçbir zaman taklit edilemez. Bu yüzden emzirmeyen anneler hangi markanın bebekleri için daha iyi olduğu konusunda araştırma yaparak yorulurken emzirmeyi seçen anneler bebeklerinin en iyi besin ile beslediklerinden emin olurlar. Yenidoğan Emzirme Sıklığı Nasıl Olmalı? Doğumun ardından ilk 2-3 gün sütünüz az gelebilir, 4-6 ayda 700-800 ml/gün’e ulaşır. Bebek emdikçe süt gelir ve meme ucundaki reseptörler uyarılır. Bu sebeple bebek sık sık emzirilmelidir. Bebeğin huzursuzluğunun anne sütünden kaynaklandığı düşüncesi süt oluşumunu ve emzirmeyi engeller. Süt salınımı bebeğin emme yeteneğine bağlıdır. Yenidoğan bebeğe anne sütünden önce şekerli su, mama verilmemelidir. İlk bir hafta bebeğinizin mide kapasitesi bir çay bardağından bile küçüktür. Bu sebeple bebek her ağladığında, günde 8-12 kez emzirilmelidir. Bebeğiniz bir aylık olduğunda mide kapasitesi 125-150 ml’dir. Günde 6-10 kez emzirilmelidir. Bebeğiniz üç aylık olduğunda mide kapasitesi 150-180 ml’dir. Günde 4-8 kez emzirilmelidir. Bebeğiniz altı aylık olduğunda ise mide kapasitesi 180-210 ml’dir. Günde 4-6 kez emzirilmelidir. Bebek her bir göğüste yaklaşık 20 dakika olmak üzere, iki göğüste de her seferinde emzirilmelidir. Bebek tek göğüsle doyuyor ise diğer göğüs bir sonraki emzirmede ilk olarak verilmesi gerekir. Anne sütü nasıl artırılır? Konulu videomuzu izleyebilirsiniz. Yenidoğan Bebeklerde Kilo Alımı Nasıl Olmalıdır? Bebeğin ağırlığındaki değişiklikler izlenmelidir. Büyüme grafiğindeki noktalar birleştirildiğinde çizgi yukarı doğru gidiyorsa süt yeterlidir. Bebek memeyi bırakmamaya çalışıyorsa anne sütü yetmiyor olabilir. Bebek 20 günlük olduğunda yaklaşık 500 gr ağırlık kazanmışsa anne sütü yeterlidir. Yenidoğanlar ilk hafta yaklaşık %7 ağırlık kaybeder. Bu durum anne sütünün yetersizliği olarak yorumlanmamalıdır. Emzirme Döneminde Beslenme çok önemli bir yere sahiptir. Emzirme döneminde beslenme konulu makalemize aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. Emzirme Döneminde Beslenme Önerileri Anne Sütü Alan Bebeğe Su Vermek Gerekir mi? Anne sütünün %87’si sudur. Anne sütü bebeğin ihtiyacı olan tüm gereksinimlerini karşılar. İlk 6 ay anne sütü dışında hiçbir besin önermiyoruz. Bebek ne zaman su içmeye başlamalı videomuzu izleyebilirsiniz. Anne Sütü Nasıl Saklanmalı? Bazı durumlarda bebek ememez ya da emdiği halde annede fazla süt birikmesi yaşanabilir. Bu durumlarda anne sütü sağılmalı ve bebek emene kadar saklanmalı. Özellikle çalışan anneler bu konuyu özellikle merak ediyor. Anne sütünü sağmak için göğüs pompası ürünlerini aşağıdaki linke tıklayarak inceleyebilirsiniz. Süt Pompası Anne Sütü Oda sıcaklığında 19-26 °C 3 saat, buzdolabında <4 °C 3 gün, derin dondurucuda -18 °C 3 ay şeklinde saklanabilir. Sütünüzün bozulup bozulmadığından emin değilseniz, bozulduğunu kokusundan anlamayabilirsiniz. Bazı dönemler süt farklı kokabilir. Bunun en kolay yolu küçük bir miktar anne sütünü kaynatıp kesilip kesilmediğine bakmaktır. Süt saklamada kullanılan poşetlerin BPA, BPS içermemesi, anne sütü saklamak için özel üretim olması gerekir. baby me süt saklama poşeti ürünlerini rahatlıkla kullanabilir, aşağıdaki linke tıklayarak ürüne ulaşabilirsiniz. Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakabilirsiniz. Sevgiler. Diyetisyen ve Emzirme Danışmanı Dyt. Beyza Uyan Instagram
mamikas Follow Mamikas, annelerin ve anne adaylarının aradığı tüm özellikleri bir arada sunan bir paylaşım platformudur. anneleringücüadına 15 Mart 2021 4 Dakika Yeni doğan bebekler söz konusu olduğunda, özellikle ilk üç aylık süreçte yaşanan gaz problemleri neredeyse kaçınılmazdır. Anne karnındaki rahat ve güvenli ortamdan ayrılıp, gözlerini dünyaya açan bebek için ilk ay alışma süreci olarak değerlendirilebilir. Bir başka deyişle gaz problemi temelde bir hastalık değil, anne karnındaki ortamdan dünya ortamına uyum sürecinin getirdiği fizyolojik bir değişimin yan etkisidir. En belirgin haliyle doğumdan 2-3 hafta kadar sonra ortaya çıkan gaz sancısı şikâyetleri gün ve geceye yayılabilir ancak en yoğun olduğu zamanlar genellikle akşam saatleridir. Beslenmeden sonra ortaya çıkan kramp ve kasılmalarla belirginleşen gaz problemi, bebek 5-6 haftalık olduğunda yoğunlaşır ve ilk üç ayın sonunda ortadan kalkması beklenir. Bebeğin yüzünde kızarma ve acı çektiğini belli eden bir ifade varsa, ellerini yumruk yapıp bacaklarını karnına doğru çekiyorsa, karnı şişkin ve sertse sorunun gaz sancısı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bebekte gaz problemlerini en aza indirmek için öncelikle beslenme sırasında hava yutmamasına mümkün olduğunca dikkat etmek gerekir. Bunun için özel olarak üretilmiş biberonlar kullanmak faydalı olabilir. Bununla beraber anne sütü ile beslenen bebeklerle mama ile beslenen bebekler karşılaştırıldığında, anne sütü alanların gaz şikayetinin daha az olduğu tespit edilmiştir. Bu noktada annenin gaz yapan, aşırı baharatlı, hazmı zor gıdaları tercih etmemesi büyük önem taşır çünkü annenin yediği gıdadaki gaz yapan maddeler süt yolu ile bebeğe geçebilmektedir. Gaz sancısı yaşayan bebeği sakinleştirmede ebeveyn tavrı son derece önemlidir. Sakinliği koruyarak, bebeği kucakta hafifçe sallayarak, onu sıcak tutup onunla konuşarak ve basit bir masajla gaz şikâyetinin önüne geçilebilir. Ilık bir duşun ardından, bebeğe uygun bir yağ kullanarak karnına bastırmadan dairesel hareketlerle ovmak, sırtına hafif dokunuşlarla vurarak gazın atılmasını sağlamak kısa süren ve etkili bir yöntemdir. Altının uzun süre ıslak kalması, düzensiz beslenme, şekerli su, bal ya da pekmeze batırılmış emzikler, sıkı kundaklar ve hareket kabiliyetinin kısıtlanması, uzun süre aynı pozisyonda bırakılması, ek gıdaların erken dönemde verilmeye başlanması bebeklerde gz problemini tetikleyen faktörlerdir. Eğer ağlama durmuyorsa ve bebeğin huzursuzluğu geniş bir zaman dilimine yayılıyorsa doktora danışmak en doğrusu olacaktır. KOLİK Öncelikle şunu bilmek gerekir ki; kolik “bir hastalık değildir”. Bazı sağlıklı bebeklerde görülebilen uzun süreli ağlama nöbetlerine kolik adı verilir. Sebebi henüz tespit edilememiş olan bu durum, bebek 2-3 haftalıkken ortaya çıkar, 5-6 haftalıkken en yoğun haliyle yaşanır ve 3 aylıktan sonra ortadan kalkar. Pek çok ebeveyn ağlayan bebeğinin sıkıntısını gideremediğinde kendisini yetersiz hisseder. Ebeveynde ortaya çıkan özgüven problemi ve huzursuzluk da aslında bebek tarafından hissedilir ve ona da yansır. Dolayısıyla özellikle kolik bebeklerin anne babalarının sakinliğini koruması, sabırla ve sevgiyle bebeğin huzursuzluğunu gidermeye çalışması en doğrusu olacaktır. Bebek masaj, uygun sıcaklık, basit egzersiz hareketleri, göz kontağı ve yumuşak bir ses tonu ile kendisine yaklaşıldığında rahatlayacaktır. Eğer bu denemeler sonuç vermiyorsa kolik ya da gaz sancısından farklı bir problem olabileceği ihtimali göz önünde bulundurulup doktora danışılmalıdır. REFLÜ Yetişkinler söz konusu olduğunda bir hastalık olarak değerlendirilen reflü, bebeklerde aynı şekilde ele alınmaz. Bebek doğumun ardından aslında hala gelişim sürecindedir. Bu gelişim sürecine bir de dünya koşullarına uyum sağlamak eklendiğinde bazı sorunlarla karşılaşılabilir. Bebek reflüsü ya da kusma da bu basit ve geçici sorunlardan biridir. Öncelikle unutmamak gerekir ki bebek yeni doğduğunda doyma hissinden habersizdir. Dolayısıyla küçücük midesi çabuk dolar ancak o bunu fark edip beslenmeyi durduramaz. Fazladan aldığı besin de doğal olarak yemek borusundan geri döner ve bebek kusar. Kusmak bebek için sıra dışı bir eylemdir ve kustuğu için korkup ağlayabilir. Bu tip kusmanın yanı sıra yemek borusu ve mide ile yemek borusunu ayıran kapakçığın gelişiminin devam ediyor olması da bebeklerde reflüye sebep olabilir. Eğer beslenirken sütü tükürüyorsa, aç olduğu halde beslenmeyi reddediyor, sık sık geğiriyor, hıçkırık ve öksürük uzun zamana yayılıyor, çokça ağlıyor ve sık sık kulak iltihabı sorunları yaşıyorsa bebekte reflü olduğu düşünülebilir. Bu süreçte yeşil ya da sarı kusmuk, dışkda kan, ishal, yüksek ateş görülüyorsa bir doktora danışmak gerekir. Bebeklerde reflü ilk üç ayda normal kabul edilir ancak 5 -6 aylıkken başlayan ve süreğenleşen reflü problemi hastalık olarak değerlendirilecektir. Hastalık korkutucu bir kelime olsa da bebeklerde görülen reflü zorlu bir problem değildir ve basit müdahalelerle ortadan kalkabilir. Beslenmenin ardından gazını çıkartmasını sağlayacak masaj ve egzersizler yaptırmak, mama ile besleniyorsa kıvamını biraz koyulaştırmak, azar azar ancak sık beslemek, biberonun ucunu bebeğe uygun seçerek hava yutmasını engellemek bu basit müdahalelere örnektir. KABIZLIK Yalnızca anne sütü ya da devam sütü ile beslenen bebeklerde gün içinde birkaç kez bağırsak hareketi olması normaldir. Bu tip beslenmenin ardından katı gıdaya geçişte bağırsak hareketleri yavaşlayabilir. Katı gıdaların sindirimi daha zordur ve daha fazla zaman alır. Dolayısıyla bebek için yeni olan bu beslenme modeline uyum sağlamaya çalışan sindirim sistemi, zaman zaman kabızlık sorunu yaşanmasına sebep olabilir. Bu nedenle ek gıdaya geçişi zamana yaymak ve az miktarlarla alıştırarak bebeği beslemek en doğrusu olacaktır. Seçilen gıdaların muz, pirinç, havuç, patates gibi hazmı zor gıdalardan olmamasına dikkat etmek gerekir. Kayısı gibi lifli gıdalardan, az miktarda zeytinyağından faydalanılabilir. Ayrıca bebeğin bağırsak hareketlerini desteklemek için sırtüstü yatırıp bacaklarına bisiklet hareketi yaptırmak, hafif gaz masajı ve üşümediğinden emin olmak da kabızlıkla mücadele ederken işe yarayacaktır. KUSMA Bebeklerde kusma ilk üç ay için normal olarak değerlendirilse de bir hastalığın uyarıcısı da olabilir. Zorlanmadan kusan bebekler için sorun beslenme şekli ve miktarından kaynaklanıyor olabilir. Hızlı ya da fazla yavaş beslenme, beslenmeden sonra gazın çıkarılmaması, fazla beslenme zorlanmadan kusma ile sonuçlanabilir. Bebek zorlanarak kusuyorsa, fazlaca geğiriyor ya da ağlıyorsa, terlemesi artmışsa başka bir problem düşünülebilir. Enfeksiyon, süte alerji, yemek borusunun gelişimsel bozukluğu gibi sorunlar doktor müdahalesi gerektirecektir.
Anasayfa » BEBEK » Yeni doğan Bebeklerle İlgili Doğru Bilinen 10 Yanlış Yeni doğan bebekler için her kafadan bir ses çıkmakta. İlk defa anne olan kadınlarımız için ise çok daha çekilmez bir hal alıyor. Yeni doğan bebekler için uykusu, beslenmesi, banyosu vb. anneler için başlı başına hepsi önemli konular. Bebeğinizin sağlıklı gelişimi için en ince ayrıntısına kadar düşünmek annelerin en tatlı ve en telaşlı halini gösteriyor. Yenidoğan bebeğin bakımı oldukça zahmetli gözükse de etrafınızdaki insanlar kendi doğrusunu size söyler ve bu durum anneler için bunaltıcı olabilir. Doğru bilinen yanlışlar, bebeğiniz ile olan özel iletişiminize zarar verir. Bu durum annelerin kırmızı çizgisi olduğu halde birçok insan kafa karıştırıcı cümleler kurar. Yeni doğan bebek bakımı ile ilgili birçok kafa karıştırıcı cümleler duyuyorsunuzdur etrafınızda. Bunun için yenidoğanlar hakkında herkesin doğru bildiği 10 yanlışı sizler için derledik. Merak etmeyin her şey istediğiniz gibi çok güzel olacak. 1. Sütüm Gelmezse Bebeğim Aç kalır Doğumun hemen ardından göğüsten gelen süt miktarı bebeğin ihtiyacı kadardır. Göğüsten fazla süt gelmez bu yüzden. İlk günlerden sütün çok az miktarda gelmesi gayet doğaldır ve bebeğini emzirdikçe süt oranı artar. Bebeğim doymaz ya da doymuyor’ düşüncesi ile asla hareket etme. Bebeğin her şeyi hisseder ve bebeğinle arana stresin girmesini engelle. Eğer daha detaylı bilgi almak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz. 2. Yeni doğan Bebeği Sürekli Emzirme İlk 2 günün ardından 2 saatte bir bebeğini emzirmen yeterli olacaktır. İlk haftada bu kadar fazla emzirmenin sebebi yeni doğan sarılığının daha hızlı geçmesini sağlamaktır. Bebeği daha az beslemek ise göğüste sütün birikmesi sonucu ağrıya ve göğüs ucu yarasına sebep olmaktadır. Göğüslere sütün gelmemesi veya bebeğin göğsü emme problemi için detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. 3. Yeni doğan Bebeği Sallayarak Uyutmak Uyku eğitimi için daha çok erken olan yeni doğan bebeklerde zaten günün yarısını uyuyarak geçirmektedir. Yalnızca bebeği hızlı sallamak ya da sallarken yanlış tutma gibi durumlarda dikkat edilmesi gerekir. Bebeğinizin uyku süreci hakkında daha detaylı bilgi almak için buradan ulaşabilirsiniz. 4. Yenidoğan ve Evcil Hayvanlar Yeni doğan bebekler etrafına uyum sağlamak için antikor üreterek bağışıklık kazanır. Bebekte görülen alerjik bir reaksiyon olmadığı sürece evcil hayvanların bebeğe zararı yoktur. Evcil hayvanlarla büyüyen bir bebek ruhsal ve sosyal gelişim olarak diğer bebeklere göre bir adım önde olur. 5. Bebeğin Karanlık ve Sessiz Ortamda Uyuması Yeni doğan bebekler günün yarsını uyuyarak geçirmektedir. Gündüz veya gece fark etmeksizin altı temiz ve karnı tok ise uyuduğu yerin karanlık ya da sessiz olması pek fazla sorun oluşturmamaktadır. Büyüme hormonu gece daha çok salgılandığı için ise bebeğin uyuduğu bölgede gece lambası kullanmamalı ve bebeğin karanlıkta uyumasını sağlamalısınız. Bebeğinizin uyurken rahatsız olduğu durumlar ve bebeğin yatma tarzı hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için buradan ulaşabilir ve bebeğinizin uyku problemleri hakkında bilgi alabilirsiniz. 6. Yeni doğan Bebeğin Üşümesi Hastalandığını mı Gösterir? Yeni doğan bebeğin ellerinin ve ayaklarının üşümesi gayet doğal bir süreçtir. Perierik kan sistemi doğduktan sonra gelişim gösterdiği için bu durumda annelerin korkmaması ve telaşlanmaması gerekir. Yeni doğan bir bebeğin bulunduğu yerdeki ortalama sıcaklığı 20-22 derece olmalıdır. Ancak bebeğinizin elleri ve ayakları normalin üzerinde daha sıcak ise bir termometre ile bebeğinizin ateşini ölçün eğer 38 derecenin üzerinde ise doktorunuzu arayarak bu konu hakkında bilgi alabilirisiniz. Evde yapabileceğiniz ateş düşürme yöntemleri ve bebeğinizin ateşini ölçmek hakkında bilgiler almak için buradan ulaşabilirsiniz. 7. Yenidoğan Bebeklerde Gaz Sorunu Yenidoğan bebeklerde gaz sorunu göğsü emerken hava yutmasından dolayı çıkmaktadır. İlk günlerde olmak üzere bebeği dik tutarak gazını çıkarmak gerekir. Bebeğin gaz sorunu olması sancı çekmesine ve uykusuz kalmasına sebep olur. Gaz problemini çözebilmek için buradan ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. 8. Bebek Bezi ve Pişik Kremi Eğer pişik yani kızarıklıkları varsa eğer pişik kremi kullanılmalıdır. Ancak pişiği önlemek için bebeğin bezini kontrol etmeli ve idrar yaptıysa onun hemen değiştirilmesi gerekir. Bebeklerde bu süreç 9-12 aylığa kadar devam etmektedir. Bu yüzden bebeğin cildine ve kullanılan beze dikkat edilmesi gerekir. Bebeklerdeki pişik sorunu hakkında detaylı bilgi almak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz. 9. Yenidoğan bebeğin Sürekli Kaka Yapması Bebeğinizin her altını değiştirdiğinizde kaka görüyorsanız herhangi bir sorun yok demektir. Yani bebeğiniz sağlıklı besleniyor ve gelişiyor. Bebeğinizin kakasının rengi sarı ve patiküllüyse doğru ve sağlıklı besleniyor demektir. Eğer rengi yeşil ise anne sütünü çok emdiğini gösterir. Eğer bebeğinizin bezinde kaka yoksa kabızlık sorunu vardır. Bunun için yapmanız gerekenlere buradan ulaşabilirsiniz. Kundaklanması ve Hareket Kabiliyeti Bebeğin doğumundan önce anne karnında da hareketli kısıtlıdır. İstemsizce el ve kol hareketleri onu korkutabilir. Yenidoğan bir bebeğin kundaklanmasının sebebi kendi el kol hareketlerinden korkmaması ve kendine zarar vermemesidir.
TGRT HABER’de yayınlanan ”Önce Çocuğum” programına katılan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan, yeni doğan bebek bakımı hakkında önemli bilgiler aktarıyor. 28 Şubat 2016 tarihli ”Önce Çocuğum” programının ana konusu yeni doğan bebeğin bakımı olmakla birlikte, bu videoda aşağıdaki sorulara yanıt bulacaksınız Yeni doğan bebeğin bakımında nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Prematüre bebek nedir? Prematüre bebek bakımında nelere dikkat edilmelidir? Yeni doğan bebeğin bakımı nasıl yapılmalı? Bebeklerde antibiyotik kullanılması doğru mu? Emziren annelerin ilaç kullanımında nelere dikkat edilmeli? Emziren annelerin hasta olması bebeği etkiler mi? Yeni doğan bebeğin boyu ve kilosundaki artış oranı nasıl olmaktadır? Yeni doğan bebeğin gaz sancısı için ne yapılmalı? Bebek doğduktan hemen sonra banyo yaptırılır mı? Emziren anne bitkisel çaylardan gaz önlemek için içebilir mi?
Yeni doğan bebeklerin cilt bakımı da rutin bebek bakimi içinde önemli bir yer tutar. Bebeklerin cildi ince, duyarlı ve daha az yağlıdır. Bu yüzden tahrişlere ve mikroplara karşı direnci azdır. Yeni anneler bebeklerini beslemek ve sıcak tutmak için ellerinden geleni yaparlar. Fakat bu arada bebeğin cilt bakımını da unutmamak ve önemsemek gerekir. Bebeklerin cildi oldukça narin ve hassas olduğundan bağışıklık sistemi henüz tam olarak çok güçlü değildir. Çeşitli kimyasallar, deterjanlar, kokular, elbiselerde bulunan boyalar ve bebek ürünleri bebekte cilt tahrişlerine, cilt kuruluğuna ve cilt döküntüleri gibi sorunlara yol açabilmektedir. Bu yüzden hassas olan bebeğin cildi için bazı cilt bakım önlemlerini almak gerekir. Aşağıda bu önlemleri bulabilirsiniz 1. Bebeğin cildinin doğal yapısı Yeni doğan bebeklerin cildinde kırışıklıklar ve cildi örten bir tabaka vardır. Aslında bu tabaka bebekler için ilk hafta doğal bir koruma sağlar. Dolayısıyla bebeğin cilt bakımı için ek bir bebek ürünü kullanmaya gerek yoktur. Ayrıca pediatri uzmanları bebeklerin çok sık banyo yaptırılmamalarını önermektedirler. Çünkü sık banyo bebeğin cildinde kuruluğa yol açabilir. Ayrıca bebeğin cildini kimyasallardan ve diğer potansiyel alerji yapacak etkenlerden uzak tutmak gerekir. 2. Bebeğin cilt sağlığı için ilk aylarda bebek ürünlerini kullanmamak gerekir. Çünkü bebeklerin bağışıklık sistemi yeni yeni güçlenmeye başladığı için bu tür bebek ürünlerine karşı ters bir tepki verebilir. Bu da cildinde olumsuz etkiler yaratabilir. Özellikle bebeğin aile geçmişinde alerji, cilt problemleri gibi vakalar varsa bebeği ilk aylardan bu tür ürünlerden ve potansiyel alerjenlerden korumak gerekir. 3. Bebeğin eski kıyafetleri giyilmeden önce mutlaka yıkanmalıdır. Bebeğin çamaşırlarını yıkarken kullanılan deterjan kokusuz olmalıdır ve herhangi bir boya maddesi içermemelidir. Bebeğin tüm çamaşırları diğer aile bireylerinkinden ayrı bir şekilde yıkanmalıdır. Ayrıca çamaşırlar yıkanırken iyice durulanmalıdırlar. 4. Bebeğe sık sık banyo yaptırılmamalıdır. Yeni doğan bir bebeğe sık sık banyo yaptırmak bebeğin cildinde bulunan doğal korumayı ortadan kaldırır. Bu bebeğin cildini savunmasız hale getirir. Egzama gibi potansiyel alerji vakalarına karşı bebeğe sık sık banyo yaptırmaktan kaçınılmalıdır. Bebeklerin cilt temizliği için ilk ayda haftada 2 – 3 defa sünger banyosu yaptırmak yeterli olacaktır. Bebeğin ağız kısmı ve bebek bezinin olduğu kısımlar da az bir su ve bir temizleyici ile temizlenmelidir. Bebeklerdeki egzama sorununa karşı nasıl bir cilt bakımı yapılmalıdır? Egzama, döküntüler ve pişikler bebeklerde en sık rastlanan cilt problemleri arasındadır. Egzamada bebeğin cildinde kızarmalar, kaşıntılar ve döküntüler meydana gelir. Bunlar daha çok bebeğin yüz, dirsek, diz arkası ve kafa derisinde ortaya çıkar. Bebeğin cildinde egzamayı önlemek için şunlar yapılabilir. 1. Yeni doğan bebeğin cildinde bulunan doğal korumayı doğal yağ tabakası yok etmemek için haftada sadece 1 defa banyo yaptırılmalıdır. 2. Bebek ürünlerini kullanmaktan mümkün olduğunca sakınmalıdır. Fakat eğer çok gerekirse ciltteki kurumuş bölgeler için çok küçük miktarlarda losyon kullanılabilir. 3. Bebeğin giyindiği kıyafetlerin yumuşak olmasına özen göstermelidir. 4. Eğer bebekte bir egzama vakası oluştuysa bebeğin hekimine başvurmalıdır. Bebek bezi döküntülerine karşı nasıl bir cilt bakımı yapılmalıdır? Bebek bezi döküntüleri muhtemelen o bölgenin sürekli ıslak kalmasından ve o bölgede bebeğin dışkısının iyi temizlenmemesinden kaynaklanıyordur. Ayrıca banyo sonrasında bebeğin iyice kurulanmaması da bu etkiye yol açabilir. Bir mantar enfeksiyonu da bu tür döküntülere yol açabilmektedir. 1. Bebeğin bezi sık sık kontrol edilmelidir. Eğer ıslaksa veya katı dışkısını yapmışsa hemen değiştirilmelidir. 2. Bebek bezinin olduğu kısımlar koku ve boya içermeyen temizleyiciler ve sade suyla temizlenmelidir. Bebeğin altını temizlerken ıslak bebek mendilleri kullanılmamalıdır. Yumuşak bir şeyle silinmelidir. Çünkü ıslak mendillerin içeriği bebeklerin ciltlerini kurutur ve tahriş eder. Bebeğin bezini değiştirirken yani yeni bir bez kullanırken bebeğin altı tamamen kuru olmalıdır. 3. Bebek bezinin olduğu yerlere hekim tarafından önerilen koruyucu bir merhem sürülebilir. 4. Bebek pudrası kullanmaktan kaçınmalıdır. Çünkü kimi pudralar bebekte mantar gelişimi riskini artırabilmektedir. Talk pudrası da eğer içine çekildiği zaman akciğerlere zarar verebilmektedir. Döküntü ve pişikler eğer birkaç gün içinde geçmiyorsa bebeğin hekimine başvurmak gerekir. Hekim incelemesinde döküntü ve pişikler egzama, mantar enfeksiyonu veya başka bir nedenden kaynaklanıyorsa bu sefer bu sorunların tedavisi gerekecektir.
yeni doğan bebekte beslenme sorunu