🌫️ Yort Savul Yunus Emre Açıklaması
J6dK. Survivor 2020'de Berkan ile tartışan ve sarf ettiği sözler sonrası Acun Ilıcalı'yı da kızdırarak oyundan ihraç edilen Yunus Emre "Yanlışlarımı biliyorum" dedi. Survivor'da Acun Ilıcalı, ödül oyunu sırasında Berkan ile tartışan Yunus Emre'yi küfür ve hakaret içeren sözler kullandığı için sert bir dille uyarmıştı. Ancak Yunus Emre ise bu sözlerden sonra gülerek, "Ben kalabalığa yürümeyi seviyorum tek başıma" ifadelerini kullanmıştı. Acun Ilıcalı ise, "Delikanlılık yapacaksan git kendi mahallende yap. Burada yaptırmıyoruz kimseye. Bizim mahallede ötmüyorsun" diyerek Yunus Emre'yi oyundan ihraç etmişti. "YANLIŞLARIMI BİLİYORUM" Survivor 2020'nin 95. bölümünde ünlüler takımından Yunus Emre, Berkan'la yaşanan gerginlik hakkında konuştu. Yunus Emre, "Berkan sinirimi bozsa da kendi kendimi yedim bugüne kadar. Sakatlığım var, omuzumda ve dizimde. Fakat yine de aslanlar gibi mücadelemi ediyorum. Ama biz sevinirken, sen niye bağırıyorsun? Oyun ve sayı üstünlüğünüz var. 4 tane dokunulmazlık almışsın. Kaybettiğinde de git otur efendi gibi. Her konuda sözcü, her konuda tahrik edici ve bir cevabı var. İster istemez gerilmeye başladık" dedi. Yaşananlar için özür dileyen Yunus Emre "Oyunda yaşananlar beni üzdü. Ama kendimi savunacak olursam ki, yanlışlarımı biliyorum. Bu konuda da herkesten özür diliyorum" ifadelerini kullandı.
Islak Sokaklar ıslak ıslakAğır basar rüzgârDuvar boyunca ilanlardanRenkler şehre dağılmışKapılar kapalı kapılarPancurlar pencerelereBulutlar düşer denizeGölgeler ıslak ıslakBoş meydanlarda soğukÜşümek üşümekBakmayınız genç adamaGözleri varElleri varAvuç içleri ıslak ıslak. Ece Ayhan Şubat, 1954 Yort Savul Arap Paşa Şapa Oturdu Merhaba diyoruz ölü teyzelerimize çocuklarmerhaba diyorlar o şiirlerimizin eşikleriMum tacirlerinin kızları ne temiz porselenyüz çiçeğe yüz ay çıkarırmış bu tabaklarYüzüklerinde altın parmaklar takılıymış veçarşılar grevsiz deli olurmuş yalnızlık işte. Ece Ayhan 1958 Yort Savul A. Petro Bir gülüşün var ayakta kötü elbetburcuvalıklarında bir dudak gül gibiBütün ellerinin sokakları aşktır senin a. petro. Ece Ayhan 1958 Yort Savul Gül Gibi Kanto Dipsiz kuyularda analarının kahrıazalmış galata'da iki deli çocukbacakları uzamış rıhtımdaEnlemlerle boylamların denizleri geçişiiki deli çocuğun uyuduğu saatlere rastladığı içinonları hiç görmeyecekler işte. Ece Ayhan 1957 Yort Savul Denizkızı Eftalya Neden üç aylar girerken kurşun harflerle salılarahiç soyutlanmamış ırmaklarda boğuluyor ibrahimismail soda içen kalabalıklara doğru cumhuriyet olmuş ,anlamıyorum şey yani ishak bakır kapılarda bakır tokmakdenizkızı eftalya cumhuriyette ağaçlara benzer öldü diyeYahu istanbul bu yahu neden birdenbire istanbul buistanbullu ölümcülere takılıp kahvermiş bir salaş tiyatrosu göğündeyalnız üç aylarda salı günleri otuz birle rumba da rumbabizim laternada dokuduğumuz deli çocuklar gibi bir gök budalasıen eski ipek saçlarıyla uzamış topuklarına kesilmiş göz kapaklarıkuyularda yarısı harita deniz yarısı hatırlanmamış eftalyaVe kuyulara eğilip ölümcülere selam verirken eftalyaneden ibrahim'in ismail'in ishak'ın anaları gibihalklar olmak istemişti cumhuriyette üç aylar salılara. Ece Ayhan 1956 Yort Savul Bir Elişi Tanrısı İçin Ağıt Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğununasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsunÖyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfırbir şarkı yiyor şimdi şapkalarını orospular eksiliyorAma yok ne olur ağlama böyle ama yokşunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmakKantocu peruz sahiden yaşadı mı patron? Ece Ayhan 1956 Yort Savul Kambiyo İstemiyorum biliyorsungeceleri kapkara düşünceli şapkasızbirdenbire sokaklar arasında raslanmış bir kambiyosterlinle dolarla lirayla biliyorsun istemiyorumSabahlara değin dövülmüş bir kadınöznel pencereler bir de kent dikkat ettinseneden böyle çırılçıplak olduğumuzuşimdi daha iyi anlıyorsun değil mineden dövülmüş bir kadınBelki bir gün belki eve dönmektenutanıyorum gölgesiz bomboş yenilmiş bir takım gibibelki bir gün belkiküstahça şapkasız ters çevrilmiş eldivenlerlepabuçlarımı sürüyerek ıslık çalarak kapıdaBu gece de sen döv benikambiyo öylesine çoktan kapanmış kineredeyse açılacakbelediye saati koşu koşuyor cebimdeBu gece de sen döv beni gizemsel bir caddedeoruçluyum dövülmeden olmaz limon gibi aybin yıldır şapkasız eve pencerelere dönemiyorumistemiyorum biliyorsun. Ece Ayhan 1956 Yort Savul Akdeniz Pencereleri Açın pencereleri açınakdeniz'de sabah oluyorküçük harfli musahep böyle gökyüzündeKıvanç duyuyorum bu akçalı güneşten 'çürümüş bankalar borsalarbirazdan açılacak yeryüzüneayaklarımızın altında kezlerce deniz çayımızı içerkenOn beş kuruş uzattı seninkion beş kuruş bir gazeteaydınlık yüzlü bir kadın bize sesleniyorbirdenbireAkdeniz akdeniz'de çay içerken yaratılıyorşu bizim dev dudaklıve küçük harfli musa içinaçın pencereleri açın. Ece Ayhan 1956 Yort Savul İbraniceden Çizmek Bacaklarım uzunnereye gitsem uzunnereye gitsem gelip beni buluyorçıkmaz bir sokakta ablamBu kente bir güvercin çizmekgüvercinin gözlerini çizmekbir güvercinorta çağda bir güvercin tebeşirleBir duvar boyunca ağaç serinlikbir ses çiziyorumherkeste olsun herkeste bir ses olsun istiyorumgüvercinde bir ses ablamda orta çağda bir sesNereye gitsem uzunbacaklarımdan buluyorlar hepçizerken başka bir sesive bayraklar dolusu bir bayramı kenteibraniceden. Ece Ayhan 1956 Yort Savul Ecegiller Sam yeli de dalgınlıklarla bir çocukmuşeğilip barışlıklar çizermiş evler üzerinenasıl bir ağaçdıysak çocukkentümleçleri özneleri nasıl unuttuysak denizdeturunç olmak istiyoruz yine turuncuz da. Ece Ayhan 1957 Yort Savul Kudüs Fareleri Dördüncü konuşmamızdaben nerdeyim?isa'dan önce bu kenttebir karınca taciriGünahkâr bir hayalet içinbiraz ölümuyluk kemiğiyle acı çekeceksaraylarındaBeşinci konuşmamızdaanlatmak diye bir şey yoktur buradaarsenik götüren bir uşakefendisineVebalı gecelerdenmakasla kesilmiş sarı bir aykurtulacaklarınainanırlardıBiz vaktinde ölmüş olduğumuz içinsatranç taşları gibikireçlerden korkmuyordukbir de kudüs fareleribir de kudüs fareleriBir öyle farelerbir öyle fareler. Ece Ayhan 1955 Yort Savul İpeka Remillerle kanıyor labirent buluşmaları. Yaşıtımdıve kapanmış bir kraliçeydi. Nasıl atlar ve nasılkatanalar çürürdür. Varılan derinlikte. Ağıntılarla örtüyor kendini. Kılıç kında kösnüdümdüz bir olasılık. Aldırmıyorum. - Kimse birbiriniaramasın! Geçerken belirli bir denizi. Ece Ayhan Yort Savul Ey Kanatsızlık Batmış bir tramvay, ... ahtapotlar, ince ve upuzunbarbarlar. Yalnızlık dönüşür bir zenci arkadaşaimparator. Kucağında bir padişahın da kuş. İstemiyor bitsin ...büyüsü. Bir boyundaki serüven, uçurum. Hiçkonuşmuyoruz. Anlaşılmayacaksın. Ey kanatsızlık! Koyulaşır vebir denizin denizinde ağlarken. Bekleyen bir Ece Ayhan Yort Savul Kargabüken Kaçmış bir çatanayla külüstür ve cin. Çalarak sinsimızıkası bilinmezlik. Kara mürekkebin. Gizlerdi menekşe gözlerini bir kahkahayla. Hiçzakkum arkadaşı yok. Lepiska saçlı. Esrik. Bir firavun daha dövdürüyordur pazusuna. Çocuklarlaokulların çarpıştığı eylül. Mısrâyim'de. Ece Ayhan Yort Savul Firavun ... büyümüş. Bir firavunla yatar kalkardınsabahlara karşıki. Yağmur ayları sürgünlüğün. Ağzında firketeler. Bir kuş, konmaktan dövmeleri kollarında, vardı. Saçlarını da kardeşin taşırdı kömür karası. Bir kentgörünür sen güldükte kurulmuş. ... tutakında 'seviyorum' yazılı bir tabancayakoşardın. Bir haşhaş, yolcusunu taşımaya hazır. Ece Ayhan Yort Savul Sevgili Uğursuzluk Geçirdi çılgınlık bir kasketi başına. Koştu paslandığıbölgelere silah satıcıların. Kurdu okulkaçaklarıimparatorluğu. Buldu altın bir top da Manastır'da. Taktı yakasına bir eylül ormanı. Bitmesinler incikboncuk dolu bir gömüyü. Sırtlanı da elma yüzlü. Boğuştu kapmak için bir hançeri. Konuşuldu bir cumartesi kırımlardan. Kapalıydıbüyücüler. Astılar içine bir içki şişesinin. Ayaklarındagümüş ağır potinler. Sevgili uğursuzluk. Serseri'yi. Ece Ayhan Yort Savul Kargınmış Bir İlkyaz Ay; gecikmiş ağı, yosun yeşili bir canavar. İlerlemişgece; kanatsız yarasalar, ıslanmış silahlar. Devrilmiş birtramvay caddede. Bunlar, kargınmış bir ilkyazınsimgeleri. Büyük uçurtmamı çalmışlar deliliğimden,mor gözlü çocuk ölüsü bir pazar, onu bulamıyorum. Ece Ayhan Yort Savul Gizli Yahudi Gözkapaksız, şeytandan biri, çekiyor tramvay paramı benim. Arada şurada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. Otelde, onun Ceset'imin yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. Kocaman öküz ellerimle. Alçak bir mahmuz. Kükürt kokusu. Dağlanmış bir kıç. Bakır çalığı. Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. Deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. Mahzende. Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. Kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. Karşılaşmak. Bu, benim yeniden İşkence Sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. O angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. Gömülmek istemezmiş.. Üşürmüş.. Arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. Gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. Başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin Ceset'imin oğlan kardeşi. Kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. Adam! Niçin hıçkıracakmışım sanki. Kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben. Ece Ayhan Yort Savul Sardunya ve Çocuk İçerlerdeki, o utanç mağaralarına, çarılçamur - sekerekten yine de, bir çocuk sığınıyor. Selanik bohçası, hasır şapka, yağmur kuşu. Mahkûmiyetinde ve sağ yanağında bir el kadardır kara gül lekesi. Sardunya bahçelerine bitişik halasının - uzunluğuna. Güz düşlerinde herhal, ölümün ve arkadaşının mızıkasıyla, eski deniz, deniz sokaklı adalara giden bir çocuk. Rüzgâr, sürükleyip duruyor dışarlarda; küf gözlü, tenekeden bir ejderhayı ve paslı bir cesedi. İmsaklarda beklenir her zaman, derin bir gulyabani çünkü. Katranlar, inanılmaz istanbulinler giyinmiş. Çağırmak için onu tâ Selanik'ten, Ürkünç Amca'sı kılığında - iğneli fıçılara, iğneli fıçılara. Sonra, sabaha karşı, gecikmiştik ve lacivert. Solgun ve öksüren, nalsız atlarıyla dönülür, ermişlerin merdiveninden inerek, karanlık, saraç ya da haşhaş dükkânlarına. Çocukluğun da Selanik kapıları, büyük lavanta ve tokmaksız. Gidip bir ilkokulda uyuyacaktır, bütün o sığ denizleri, şeytan minarelerini, belki de. Yazdan unutulmuş açık bir pancuru gibi halasının, ölümün ve arkadaşının mızıkasıyla, yeryüzünde geceleri satışa çıkarılmış sardunyaların ağır öyküsünün arabasını anlatan çocuk, yalnızca. Ece Ayhan Yort Savul Epitafio Boğulmuş geldiler denizden ikindi üzeri, yeşil çuhalı kahveler rıhtımında gizlenmiş çivit rengi evlerine. Falı İspanyol -. Başlarını eğiyorlar yine ablalarının önünde, sabahleyin olduğu gibi. Saçlarını tarasınlar ve ayırsınlar diye ortadan. Kördüğüm -. Onları çağırıyor çığlık çığlığa, bir iskambil kâğıdı sokağından, malta taşları üzerinde, çocuk oyunu binlerle. Şeytan çizilmiş -. Görüyorlar, ne de güzel gülüyorlar öyle uzun uzun. Ama gelemeyecekler işte. Bohçaları derleniyor. Aceleleri var. Çürük -. Acaba çıkar mı yine önüne, kopçalarını ilikletmek isteyen o şişko kadın, Afrika'ya giden yosunlu ve çetin yollarının da, ablaları? Ece Ayhan Yort Savul
Bir şaha kul olmak gerek82 yaşında vefat eden ve Anadolu’da yaşayan mutasavvıf, alim ve halk şairi ozanı olan Yunus Emre Allah sevgisi, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşünceleri, İslam tasavvufu üzerine yüzlerce şiir yazmıştır. Hem doğum tarihi hemde ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ama güçlü rivayetler bulunmakta. Ayrıca Yunus Emre’nin hayatı hakkında çok az bilgiye çapında şair olan Yunus Emre’nin “Bir Şaraptan İçmek Gerek” isimli şiiri de yine günümüze kadar ulaşmış şiirlerindendir. Bir Şaraptan İçmek Gerek şiirinin son mısraları ise şöyle;Yunus imdi sen tek otur Dava manasını yetür Özü gibi bir er götür Hiç cihana gelmez ola> Bir şaha kul olmak gerek Hergiz mazul olmaz ola Bir eşik yasdanmak gerek Kimse elden almaz ola Sponsorlu Bağlantılar > Bir toy toylamak gerek Bir soy soylamak gerek Bie sözü söylemek gerek Melekler de bilmez ola> Bir kuş olup uçmak gerek Bir kenara geçmek gerek Bir şaraptan içmek gerek İçenler de aymaz ola> Çevik bahri olmak gerek Bir denize dalmak gerek Bir gevher çıkarmak gerek Sarraf anı bilmez ola> Bir bahçeye girmek gerek Teferrücler etmek gerek Bir gülü yıylamak gerek Hergiz o gül solmaz ola> Kişi aşık olmak gerek Maşukunu bulmak gerek Aşk oduna yanmak gerek Ayruk oda yanmaz ola Sponsorlu Bağlantılar > Yunus imdi sen tek otur Dava manasını yetür Özü gibi bir er götür Hiç cihana gelmez ola
Roma'daki YEE tarafından İtalyancaya çevrilen “Yunus Emre Divan ve Risaletü’n Nushiyye” kitabının tanıtımı yapıldı Kitabın çevirmeni Türkolog Bertuccelli 'Bu kitabı çevirirken Yunus'un dilini öğrendim. Yunus Emre'nin evrensel insan sevgisi mesajını çok sevdim. Yunus'un beyitleri insana huzur veriyor' Ekleme - 0018 Güncelleme - 0018 / Editör Ozge Selin / Kaynak AA İtalya’nın başkenti Roma’daki Yunus Emre Enstitüsünde YEE, Abdülbaki Gölpınarlı’nın İtalyanca’ya çevrilen “Yunus Emre Divan ve Risaletü’n Nushiyye" Nasihatlar Kitabı eserinin tanıtımı ilk defa yayımlanan eser, Kültür ve Turizm Bakanlığının "Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi" TEDA kapsamında, İtalyan Türkolog Fulvio Bertuccelli tarafından İtalyanca'ya tanıtımı için düzenlenen programa, akademisyenler, Türk kültürüne ilgi duyan İtalyanlar, YEE'de Türkçe eğitimi alan öğrenciler ve çok sayıda kitapsever Emre Enstitüsü Roma Türk Kültür Merkezi Müdürü Sevim Aktaş, eserin Türk ve İtalyan edebiyatı için önemine değinerek, "İtalya'da Yunus Emre hakkında ilk defa bu kadar geniş kapsamlı bir eser yayımlandı. Bu kitabı, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın TEDA projesinin desteğiyle İtalyan akademik kitleye tanıtmaktan memnuniyet ve gurur duyuyoruz." çevirmeni İtalyan Türkolog Bertuccelli de, Yunus Emre’nin hayatı, tasavvuf yolunda katettiği manevi kazanımlar, şiirlerinin derin anlamları ve vermek istediği mesajları kitaptan örnekler vererek Oryental Üniversitesi Türkiye, Orta Asya ve İran Tarihi Öğretim Üyesi ve Asya Araştırmaları Bölüm Başkanı Prof. Michele Bernardini ise yaşamının son yıllarında şahsen de tanıdığı Gölpınarlı’nın edebi kişiliği ve bilimsel çalışmalarından bahsetti. Bernardini, "Yunus Emre'nin yaşadığı Selçuklu döneminde savaş ve sıkıntılar olmasına rağmen, manevi anlamda bu kadar zengin ve mutasavvıf düşüncesine bu kadar bağlı bir halk şairini görmek istisnai bir durumdur." ifadelerini yayınevinin yöneticisi Sandro Teti de son dönemde özellikle Türk dünyası ve Orta Asya ülkeleriyle ilgili çalışmalara ağırlık verdiklerini belirterek, Türkiye’nin ünlü bir şairinin kitabını yayımlamaktan duydukları memnuniyeti dile "Yunus Emre'nin beyitleri insana huzur veriyor"Kitaba ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Bertuccelli, Yunus Emre'nin şiirlerinin "evrensel" olduğunu Emre'nin insan sevgisi ve özellikle "Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü" felsefesinin altını çizen Bertuccelli, "Bu kitabı çevirirken Yunus'un dilini öğrendim. O kadar derin anlamlar içeriyor ki. Yunus Emre'nin evrensel insan sevgisi mesajını çok sevdim. Yunus Emre'nin beyitleri insana huzur veriyor." diye yaklaşık 260 şiir bulunduğunu bildiren Bertuccelli, edebiyatseverlerin Yunus Emre'nin şiirlerini okurken tasavvufu da anlayabileceklerini Yunus Emre hakkında yayımlanan en geniş kapsamlı eser olma özelliğini taşıyan “Yunus Emre Divan ve Risaletü’n Nushiyye”, Türk edebiyatının İtalya’da tanıtılması bakımından büyük önem arz tasavvuf felsefesi ve Türk halk kültürünün en önemli temsilcilerinden Yunus Emre’nin şiirleri sade bir dille okuyucuyla buluşturuluyor.
Gaziantep Üniversitesi GAÜN Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Makedonya Fon Üniversitesi Rektör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü, 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlama etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen konferansta, "Çanakkale ruhunun bugünkü tezahürü 15 Temmuz" Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, 18 Mart Çanakkale Zaferi 102. yıl dönümünü kutlama etkinleki düzenlendi. Üniversitenin 15 Temmuz Yerleşkesi Konferans salonunda, "Çanakkale Zaferi" konulu konferans verildi. Konferansta konuşan Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü, "Çanakkale ruhunun bugünkü en önemli tezahürü 15 Temmuz'da hep birlikte bölücülere karşı kenetlenen, birlik ve beraberlik ruhu oldu. Çanakkale'de vatanını, milletini hiç düşünmeden savunmaya giden ve hayatını kaybeden, 'Allah Allah' nidalarıyla salavat getirip düşmana karşı, şahadete bir dakika sonra gideceğini düşünmeden giden gençlerimizi hatrlayalım. 15 Temmuz'da da aynı şekilde tanklara, uçaklara karşı elinde sopayla, çıplak elle halkımızın direndiğini göz önüne alalım. O zaman karşımızda düvel-i muazzama dediğimiz büyük devletler vardı. Çanakkale'de biz memleketimizin namusunu, varlığını, birliğini, bütünlüğünü koruduk. Aynı şekilde 15 Temmuz'da da yine düvel-i muazzama dediğimiz büyük güçler destekli yerli işbirlikçiler vardı. O gün için bunlar gayri Müslimlerdi. Rumlar, Ermeniler Birinci Dünya Savaşında, bugün de maalesef içimizden insanlar düşmanla işbirliği yapıyordu. Onlara karşı ülkemizi, devletimizi, milletimizi koruduk" en güzel Mehmet Akif Ersoy'un anlattığını vurgulayan Yard. Doç. Dr. Tansü, Mehmet Akif Ersoy Çanakkale şehitlerine yazdığı şiiri kutsal topraklardan Medine'de yazdığını kaydetti. Tansü, "Sürekli Medine tren garından telgraflarla takip etmiş, Çanakkale şehitlerini Safahat'ına koymuş ve Asım'ın Nesli demiştir. Asım Akif'in arkadaşının oğludur. Asım'ın Nesli Mehmet Akif Ersoy'un hayalinde tasarladığı ideal, dini, milli, ahlaki değerleri olan gençliktir. 'Asım'ın nesli çiğnetmedi çiğnetmeyecek' demiştir. Akif'in Asım'ın nesli olarak idealize ettiği o nesil Çanakkale'de düşmanı durdurmuş, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmış ve Cumhuriyeti kurmuştur. Aynı şekilde Asım'ın nesli olan bugünkü nesil de 15 Temmuz'da Türkiye'yi bir felaketin eşiğinden döndürmüş, 250 den fazla şehidimiz binlerce yaralılar vermiş, Asım'ın nesli çiğnetmemiş, çiğnetmeyecektir" diye konuştu. - GAZİANTEPİhlas Haber Ajansı / Yerel Gaziantep Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Makedonya Atatürk Yerel Haberler
yort savul yunus emre açıklaması