🪁 Seramik Hamuru Ile Yapılan Objeler
Ebmr55. Polimer Kil Fimo Hamuru çok uzun yıllardan beri kullanılan çok yönlü bir hobi malzemesidir. Son günlerde ülkemizde de popüler olmaya başlamıştır. Kolayca yoğrulabilmesi, renklerin birbirine rahatça karışabilirliği sayesinde her türlü şekli vermek mümkündür. Renk seçeneklerinin zenginliği ve bunların karışımından oluşacak yeni renk yelpazeleri polimer kili daha da özel kil Fimo Hamuru temel olarak plastik bir malzemedir. İnce PVC partikülleri ile renk pigmentlerinin plasticizer denen sıvı içinde birleşiminden oluşur. Kil piştiğinde plastik partiküller birbirine karışır ve kalıcı katı bir plastik halini alır. İstenilen şekil verildikten sonra 130 derece de 30 dakika pişirilen hamur sertleşir ve dayanıklı hale gelir. Malzemeler Polimer kil ile çalışmak için ihiyacınız olan temel malzemeler hem basit hem de ucuzdur. Polimer kilinizi ellerinizle şekillendirmeniz ve evinizde kullandığınız fırınınızda pişirmeniz yeterli olacaktır. Ancak yapımı kolaylaştırmak ve özel efektler vermek için kullanılan malzemelerde vardır; Çalışma mekanı olarak kullanacağınız fayans,rulo, falçata, kretuar, makarna makinası bazıları. Nerelerde kullanılır? Hamur 130 derece de pişirildiğinden bu sıcaklığa dayanacak her tür objenin üzerine kaplanabilir. Örneğin, ahşap, cam, metal, seramik vb. Ayrıca takı, biblo, mozaik yapımında da kullanmak mümkündür. Faydalı BilgilerPaketi açılan hamur kurumadığından pişirene kadar tekrar tekrar kullanılabilir. Bu özelliği ile zaman problemi olmadan çalışmaya olanak verir. Piştikten sonra hamurda renk değişimi ve çekme olmaz. Pişirildikten sonra zımparalanabilir, yontulabilir, pişmiş hamur pişmemiş hamura eklenerek tekrar pişirilebilir. Hamur non-toxic bır üründür. Ancak yinede çalışmada mutfak akipmanı kullanıldıysa mutlaka bu ekipman iyice yıkanarak kullanılmalıdır. . Ayrıca pişmiş veya pişmemiş hamurun gözle temasından kaçınılması gerekir. Hamur güneş ışığından ve ısıdan radyotör gibi uzak, serin bir yerde veya oda sıcaklığında muhafaza edilmelidir. Açılmış hamurlar kurumazlar fakat tozdan korumak için folyo paketleri içerisinde saklanmalıdır. Pişirmede kullanılan fırının termostat ve zaman ayarının doğruluğundan emin olunmalıdır. 130 derecenin üzerine çıkıldığında veya 30 dakikadan fazla fırında tutulduğunda hamurda renk değişimi hatta yanma olabilir. Yanma kokulu gaz çıkışlarına neden olur ki bu gazı teneffüs etmemek gerekir. Eğer bu durum oluştuysa mutlaka ortam havalandırılmalıdır ve ortamdan uzaklaşılmalıdır. Hamurla çalışırken çalışma yüzeyinin, aletlerin ve ellerin temiz olması önemlidir. Renk geçişlerinde eller mutlaka ıslak mendil ile silinerek temizlenmelidir. ALINTI.. Resimde hamurlar nasıl kesmeniz ve şekil vermeniz gerektiği gösterilmekte. Turuncu fimoyu yumurta şeklinde yoğurun. Kanatlar ve ayakların nasıl yapılacağı ise yukarıdan aşağıya gösteriliyor. Şimdi yapmanız gereken parçaları gövdeye tutturmak. Önce ayaklar, sonra gaga. Gaganın içini ve göz boşluklarını kürdan ile yapabilirsiniz. Şimdi kapak için yeşil kaplamayı yapalım. 1 paket yeşik renk fimoyu top yaptıktan sonra 7 mm. kalınlıkta merdane ile açın. K avanoza uygun şekilde bıçak ile kesin. İşinizi tamamlayınca 130 derece fırında 25 dakika bekletin ve vernikleyin ALINTI..Fimo Hamuru ile servis Takımını süsle Servis kaşığı ve çatalını fimo hamuru ile mükemmelleştirelim Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya resimde görüldüğü gibi hamurumuza şekli veriyoruz.. Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya sonra maket bıçağı yardımıyla yarıyoruz.. Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya ve çatalın sapına hamuru geçiriyoruz.. Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya yeri izi belli olmasın.. Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya 'lik fırında 30 Dk bekletiyoruz... Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya verniğini sürüyoruz ve servis takımımız artık daha renkli..... Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya tıklayınız. ALINTI.. kaynak
daha önce heves edip bir koşu gidip fimo hamuru o canım fimo hamurları benim ellerimde ziyan oldu ,telef çöpe attım sonra tuz hamuru hem zahmetsiz, hem ucuz evde olan malzemeler ayy ne var be yaparım ben bunu!.. un,su tuz,bir iki damla yağ ne var bunda işte malesef öyle atıp tutmakla olmuyor hüsrana uğramıştım sadece bir obje yapabilmiştim tuz ziyan olduğuna mı yanarsın onca uğraştığınamı..hal böyle olunca seramik hamuru yapmak istiyordum diğerlerini hallettim ya sıra bundaydı verilen ölçülerin yarısı yaptım ölçüleri. ziyan olursa az bir hamur ziyan olsun dedim. çünkü tutturamayınca çatlıyor ,dağılıyor vs çok küçük oldu haliyle bununla bir obje yapmak pek mümkün değildi..denemek amaçlı bu hamur çok güzel tutuyor 2 gün kurutmaya bırakınca harika ne çatlama var ,ne kırılma..tarif i buradan çocuk işi oldu benimkiler ama ben çok mutlu gece yaptım oğluştan pek fazla vakit ayıramıyorum hobi işlerine.. sonbahar sonbaharlığını yapıyor etrafımdaki herkes hasta..tabi bizde.. gripsiz günler diliyorum..
14 Aralık 2011 kez okundu 20 yorum var Dekoratif aksesuarlar en sade odaların bile görünümüne estetik katkı sağladığından, dekorasyonun vazgeçilmez bir parçasıdır. Duvarları bomboş görünen bir oda; fazla sade görünümünden dolayı, insanların gözüne tabiri caizse “yavan” olarak görünecektir. Aşırıya kaçarak renkleri ile gözü yoran aksesuarlar kullanmadan, seramikten yapılmış küçük ama şık dekorasyon araçları sayesinde inanılmaz derecede olumlu sonuçlar almanız mümkündür. İnsanlar tarafından hem kolay şekil verilebildiği hem de sağlam olduğu için her zaman tercih edilen seramik; tabak, tencere, vazo ve birçok dekoratif ürünün yapımında kullanılmaktadır. Evinizde kendinizin hazırlayacağı seramik ile arzu ettiğiniz dekorasyon malzemesini yapabilirsiniz. Böylece eğlenceli bir uğraşa sahip olacağınız gibi, evinizin görünümüne şık aksesuarlar da eklemiş olursunuz. Kendi yapacağınız seramik hamuru ile pek çok aksesuar yapabilirsiniz. Üstelik hava almayan bir kavanoz içerisinde uzun süre saklayabileceğiniz seramik hamuru, aklınıza yeni gelen fikirlerde hazır halde olarak işinizi kolaylaştıracaktır. Seramik hamuru için malzemeler 1 kahve fincanı tutkal 1/2 su bardağı içme suyu 1 tatlı kaşığı el kremi Arko, Nivea gibi 1 tatlı kaşığı kokusuz vazelin 1 kahve fincanı mısır nişastası Seramik hamurunun hazırlanışı Ocağa koyduğunuz tencerenizin altını açın ve içerisine; tutkalı, içme suyunu, vazelini ve el kremini katın. Malzemelerin iyice birbirine karıştığına emin oluncaya kadar, harlı ateşte 3-4 dakika karıştırarak pişirin. Ocağın altını kıstıktan sonra karışıma mısır nişastasını da ekleyerek karıştırmaya devam edin. Mısır nişastasını malzemeye iyice yedirin ve seramik hamurunun içerisinde topaklar olmadığından emin olun. Karışım tencerenin kenarlarına yapışmadığında, hamur olarak kullanıma hazırdır. Ortalama olarak 4-5 dakika kısık ateşte hazır hale gelmesi gerekir. Daha sonra ıslatıp sıkarak suyunu süzdüğünüz bir havlunun içerisine seramik hamurunu koyun. Sert bir yüzeyde elinizi yakmamaya özen göstererek, hamuru havlu üzerinden yoğurun. Havlu seramik hamurunun sıcaklığından kurumaya ve ısınmaya başlayınca, havlunuzu tekrar ıslatın. Islattığınız havluyu iyice sıkıp fazla suyundan arındırın ve 8-10 dakika kadar hamuru yoğurmaya devam edin. Seramik hamuru soğumaya başlayınca havluyu bırakarak, eliniz ile yoğurmaya devam edebilirsiniz. Ancak seramik hamurunun elinize ve yoğurdunuz yüzeye yapışmaması için mısır nişastası kullanmayı ihmal etmeyin. Yemeklik hamur açarken un kullanarak yapışmayı önlediğiniz gibi, seramik hamurunun da yapışmaması için ellerinize mısır nişastası serpebilirsiniz. Püf Noktası Seramik hamuru yaptığınız tencerenizin kullanmadığınız eski bir tencere olmasına dikkat edin. Seramik teflon yüzeylere çabuk yapışacağından, bu tür teflon kaplamalı tencereler kullanmayın. Seramik hamurunuzun açmak için kullandığınız havlunun, ıslak değil sadece nemli olması gerekir. İyi sıkılmamış havludan seramik hamuruna karışacak olan fazla su, hamurun kıvamını bozarak istenilen sonucun alınmasını önleyecektir. Hamuru havludan çıkarttıktan sonra açmak için kullandığınız yüzeye mısır nişastası serpmeyi unutmayın. Aksi takdirde bu yüzeye yapışarak kuruyan seramiği çıkartmak için yoğun bir uğraş içerisine girebilirsiniz. Elde ettiğiniz seramik hamuru ile isterseniz daha önceden hazırladığınız kalıpları kullanarak, çok çeşitli dekorasyon aksesuarları yapabilirsiniz. Ayrıca son günlerde çok moda olan ve duvarlara asmak için yapılan seramik tabaklar yaparak, evinizin çok daha şık ve trend görünmesini de sağlayabilirsiniz. İhtiyaç fazlası olan seramik hamurunu streç filme sardıktan sonra ağzını sıkıca kapattığınız bir kavanoza koyarak, uzun süre boyunca saklayabilirsiniz.
- 08 Haziran 2009 Herkese sımsıcak kocaman birMERHABABu benim sizlere ulaşan ilk yazım olacak .Fırsat buldukça bu sayfalardan dekoratif boyama ile ilgili -naçizane – bildiklerimi , tecrübelerimi ve çalışmalarımı paylaşmak yazdıklarım hoşunuza gider…Adı üstünde , belli ki bu sitede buluşan hanımların hepsi de ” marifetli” . Tereciye tere satmak bildiklerinizi tekrar anlatmak istemem ama şimdiye kadar hiç boyama tecrübesi olmayanlar için de ilaç prospektüsü gibi anlaşılmaz bir yazı yazmak ta nedenle diyorum ki , ben projelerimi olabildiğince özetle anlatayım. Sıkıcı olmasın. Eğer sizin de eklemek veya sormak istedikleriniz olursa ayrıca lisan edersem affola..!Buyurun ilk projem SERAMİK GÜLLERLE ANTİK YALDIZ TEKNİĞİSiz de kendi eviniz için böyle bir takım hazırlamak isterseniz objelerinizi seçerek işe başlayabilirsiniz. Hobi mağazalarında çeşit çeşit ahşap veya seramik objeler bulabilirsiniz. Ama ben derim ki önce etrafınıza bir göz eskiden kalmış bir şekerlik, boyası solmuş bir ahşap kutu veya bir çerçeve ya da kullanmadığınız bir porselen servis tabağı da pekala böyle bir takımın parçası olabilir. Eksikleri de dışardan alarak bu model için size seramik güller gerekecek. Onları da boyalarınızı aldığınız mağazalardan temin edebilirsiniz.*İlk önce takımımızın parçalarını temizliyoruz, gerekiyorsa ahşap objeleri zımparalayıp boyamaya hazır temiz bir yüzey oluşturuyoruz.*Koyu kahverengi akrilik boyayla tabak, çerçeve , kutu, sandık yani bütün oblelerimizi güzelce boyuyoruz. Genellikle 2 kat boya yeterli oluyor.*Seramik güllerimiz ve yapraklarını da aynı boyayla özenleboyuyoruz. Boyama işleminden sonra sıra geldi gül tanzimlerine*Dilediğimiz gül tanzimini denemeler yaparakoluşturuyoruz. *Gülleri obje üzerine yapıştırmak için silikon veya tutkal kullanabilirsiniz ama beyaz ahşap tutkalı hem daha kullanışlı , hem daha ucuz olacaktır.*Güllerimizi de düzenledikten sonra bütün objelerimizi tam MAT yat verniği ile sıra geldi yaldız çalışmasına*Bu işlem için parmak yaldız adıyla bilinen metalik boyalardan boyaları tüpte veya krem şeklinde bulabilirsiniz.*Metalik boyamızdan parmağımızın ucuna çok az bir miktar alıp , çok yumuşak hareketlerle boyayı mümkün olduğu kadar azar azar uyguluyoruz. *Yaldızımızı sürdükten ve kuruması için bir müddet bekledikten sonra parlatma işlemine başlıyoruz. Yumuşak bir bez veya bir fırçayla sanki metal bir obje cilalar gibi hızlı hızlı ama nazikçe fırçalıyoruz.*Siz de göreceksiniz ki bu boyalar fıçaladıkça daha güzel parlıyor ve hoş duruyor. *Takımınız istediğiniz gibi ışıl ışıl parladığında işiniz bitti demektir. * Şimdi sıra geldi bu şık takımı evinizde sergileyebileceğiniz uygun bir köşe aramaya ;-ve ben de böylece ilk yazımın sonuna gelmiş iyi dileklerimle…
Su-toprak-ateş üçlüsü, sekiz bin yıl önce Anadolu’da insanın hüneriyle buluştu ve ortaya seramik çıktı. Asırlar asırları geride bırakırken amforadan çiniye uzanan büyük bir medeniyet birikimi oluştu. Anadolu coğrafyasında doğup gelişen çok eski bir gelenek Seramik. Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek, çini ve porselen gibi nesneleri ifade eden bu kavram, tarihi aydınlatan önemli bir işleve sahip. Hititlerden Lidya’ya, Bizans’tan Selçuklu’ya Anadolu’da kök salmış pek çok uygarlıktan izler taşıyan seramik, tarih boyunca birbirinden farklı formlarda karşımıza çıktı. MÖ 6 binde Çatalhöyük’te ilk seramikler yapılırken, Batı uygarlığı ilk kaplarını yapmak için iki bin yıl kadar daha bekleyecekti. Aynı şekilde en eski yerleşim birimlerinden biri sayılan Hacılar ve Alacahöyük’te bulunan seramik parçalar, MÖ 6 binlere tarihleniyor. Bu objeler, seramik alanında ortaya konulmuş en eski özgün eserler olarak değerlendiriliyor. Tarihin hiçbir evresinde insanın vazgeçemediği, doğa dostu ve sanatsal yönü güçlü bir buluş olan seramik, sürekli gelişim göstererek insana hizmet etti. Orta Asya’dan Çin’e Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Süleyman Aydan Belen’in söylediğine bakılırsa dünyanın en eski seramik merkezi Anadolu değil. Belen’e göre Çin’in bazı eyaletlerinde geçmişi 12 bin yıl önceye dayanan seramik örneklerinde rastlandı. Yine bazı tarihî kaynaklarda seramiğin 10 bin yıl önce Orta Asya’daki bazı Türkmen boylarında keşfedilip kullanıldığı ifade ediliyor. Anadolu, yeryüzündeki en eski seramik merkezi değil belki; ancak sekiz bin yıllık geçmişi ve kesintisiz kullanım geleneği ile bugün de bu alanın öncüsü. Günümüzde Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren müzelerde Anadolu’nun büyük seramik birikimine tanıklık edebilirsiniz. İstanbul Arkeoloji, Ankara Anadolu Medeniyetleri, İzmir Arkeoloji ve Etnografya ile Antalya, Bodrum, Çorum Müzeleri bunlardan sadece birkaçı. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesiyle birlikte önce Selçuklular, sonra Beylikler ve Osmanlılar, insanlığın tarihsel mirası seramiği geliştirmeye ve yeni ufuklara taşımaya devam ettiler. Seramik, Osmanlı’nın elinde bir estetik harikası olan çini sanatına dönüştü. Bu anlamda özellikle İznik, Osmanlı çini geleneğinin doruğu olarak dünyaca ünlü bir ekole dönüştü. Bizlerde hayranlık uyandıran bu çini ve seramik kültürünü yerinde incelemek üzere yolumuzu İznik’e düşürdük. Çininin İzinde İznik Kilometrelerce izini sürdüğümüz zeytin ağaçları seyreldiğinde, nihayet İznik Gölü’nün huzurlu mavisi kendini gösteriyor. Sekiz bin yıllık görkemli tarihini, kent surları içinde saklayan İznik’e Lefke Kapı’dan adım atıyoruz. Yaklaşık beş kilometre uzunluğunda, 144 kule ve 16 kapısı bulunan, 11 metre yüksekliğindeki surlar Helenistik dönemde inşa edilmiş. Adı İznik ile özdeşleşen Çandarlı ailesinden İbrahim ve Halil Paşa’ya ait türbeler, yolun hemen sağında yükseliyor. Türbelerin arkasındaki camiler topluluğunun en zarif örneği olan 1378 tarihli Yeşil Camii, adını mavi-yeşil çinilerle ve zikzaklı motiflerle bezeli minaresinden almış. Az ileride sol tarafta Süleyman Paşa Medresesi bizi selamlıyor. Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından, 1332 tarihinde yaptırılan medresenin revaklı avlusunda çini ve seramik atölyeleri sıralanmış. Burada hem ustaların çalışmalarını izlemek hem de hediyelikler satın almak mümkün. Medrese çevresinde sağa sola açılan sokaklarda onlarca atölye daha var. Ancak ustalardan öğrendiğimiz kadarıyla İznik çinileri son yıllarda yine revaçta olmaya başlayınca, pek çok açıkgöz kente gelip, taklit ürünleri astronomik fiyatlarla satmaya başlamış. Buna rağmen toprağın, ateşin ve renklerin sevdasıyla buralara yerleşip çini ve seramik üreten sanatçıların sayısı da az değil. İznik çok önemli bir çini ve seramik merkezi olmasının yanında, inanç turizminin de Türkiye’deki kalelerinden biri. Bu tarihî kentin merkezinde gezinirken Hristiyanlık âlemi için çok önemli yapılara rastlayabilirsiniz. Örneğin, Kılıçaslan Caddesi’nin devamındaki Ayasofya Kilisesi çıkıyor karşımıza. MS 5. yüzyılda inşa edilen kilise, Hristiyanlar için son derece önemli kararların alındığı konsillere ev sahipliği yapmış. Günümüzde müze olarak kullanılan kilisenin zemin mozaikleri, freskleri ve mezar odaları görülmeye değer. Yedi Bin Yıllık Merkez Geçmişin görkemli izlerini sürdüğümüz İznik gezisi sırasında tanıştığımız Seramik Sanatçısı Adil Can Güven, buranın yedi bin yıllık bir seramik merkezi olduğunu söylüyor. Güven, geleneksel İznik seramiklerinin Geç Roma Devri’nden başlayıp Bizans, Selçuklu, Anadolu Beylikleri ve Osmanlı dönemlerini kapsadığını aktarıyor bizlere. Yaklaşık 35 yıldır bu zanaatı sürdürdüğünü öğrendiğimiz Adil Usta’ya bu işe nasıl başladığını soruyoruz “Seramik tutkum Kütahya’da başladı. Ailemde çok iyi seramik ustaları vardı. Çıraklık dönemimi onlarla geçirdim. Sonraki yıllarda Kütahya ve Çanakkale başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nde pek çok seramik atölyesinde çalıştım. O zamanlar odunlu fırınlar vardı. Toprağın, ateşin ve boyanın; emek, hüner ve beceriyle ilişkisini yakından tanıdım.” İznik’in yedi bin yıllık bir seramik merkezi olduğunu belirten Güven, İznik Müzesinde Kalkolitik Çağ’dan itibaren yapılan seramiklerin sergilendiğini ifade ediyor. Buradan gelip geçmiş her uygarlığın kendine özgü bir seramik tarzı olduğun aktaran Adil Usta, İznik’in asıl değerinin bu medeniyetlerinin yaptığı seramiklerin birbiriyle etkileşimleri olduğunu söylüyor. Seramikle ilgili ders niteliğinde bilgiler aktaran Güven’e sözü veriyoruz “İznik çiniciliği Neolitik Çağ’dan başlayıp binlerce yıl gelişen seramik sanatının üzerine bina edilmiş. Çinicilikse, 14. yüzyılda Osmanlılar tarafından başlatılmış. O asırda İznik’te 300 civarında seramik ve çini atölyesi olduğu biliniyor. Lale Devri’nde İznik’te ki çinicilik atölyeleri altın çağını yaşamış.” Adil Usta’ya bu değerli bilgiler için teşekkür edip veda ederken, “İyi ki İznik’e gelmişiz.” diyoruz. Güzellik, estetik ve sanatın efsanelerle bütünleştiği bu topraklar, bugün de Türk seramiğinin kaliteli ürünlerine hayat veriyor, vermeye de devam edecek. Kaynak trdergisi Filiz Altun
seramik hamuru ile yapılan objeler